| Spinnetod'a benziyor gibi geldi. Ölüm örümceği. Çok şükür ki onlardan fazla yok. | Open Subtitles | سأقول بأن ذلِكَ يبدو كنوعً قاتلً من العناكب ليسَ هُناك الكثير منهُم ، حمداً لألله |
| Eski Ahit'te, öldükten sonra ölülerin cennete veya cehenneme gideceğine dair hiçbir şey yok | Open Subtitles | في كتاب اليهود المُقدس العهد القديم ليسَ هُناك إشارة صريحة لأي شيء من قبيل ذهاب الأموات إلى الجنة أو الجحيم بعد موتهم |
| Fiziksel ölümden kurtulmak için hala hiçbir yol yok, ancak bilim adamları yakında diğer yollarla sonsuz yaşamı elde edebilir. | Open Subtitles | ليسَ هُناك طريقة للهروبِ من الموت الجسدي بعد إلا أنَّ العُلماء قد يُحققون الحياة .الأبدية قريباً بوسائل أخرى |
| Bir bağışlama beklentisi yok. | Open Subtitles | ليسَ هُناك توقُّع بالمُسامحَة |
| Bir dalavere yok. | Open Subtitles | ليسَ هُناك مُخطط |
| Ve kadının ölüm şeklinin tatmin edici tarafı yok. | Open Subtitles | و ليسَ هُناك رِضى مِن مَوتها. |
| Bunları anlatacak kimse yok. Kimse güvende değil. | Open Subtitles | ليسَ هُناك شخصًا كي تُخبره. |
| Her köşede bir tehlikenin gezdiğini düşünüyorsun ama tehlike yok, John. | Open Subtitles | إنّكَ تعتقد أنّ هُناك شيئًا يترصّد حول كلّ زاويةٍ، لكن ليسَ هُناك يا (جون). |
| Endişe etmesine gerek yok. | Open Subtitles | ليسَ هُناك داعٍ للقلق |
| Senin de dediğin gibi Herkül kalkan duvarı geçmenin yolu yok! | Open Subtitles | كما قُلت يا (هِرَقْل) ليسَ هُناك طريقة لهزم الجدار الواقي |
| Oradan kaçış yok! | Open Subtitles | ليسَ هُناك مخرج |
| Aralarında fazla boşluk yok. | Open Subtitles | ليسَ هُناك مساحات كبيرة بينها |