| Madam, sizi zinadan dolayı suçlu bulmaktan başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | سيدتي , ليس أمامي خيار سوى توجيه تهمة الزنى لكِ |
| Karate saldırı için kullanılmamalı, ama başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | الكارتيه ليس للأستخدام العدواني ولكني ليس أمامي خيار آخر |
| Morrie meselesini Jimmy'yle tartışmak için akşama kadar vaktim olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعرف بأن ليس أمامي سوى ساعة أو ساعتين لأقنع جيمي بالعدول عن قتل موري |
| Bunu yapacak vaktim yok ama izin verirsen yapmak zorundayım. | Open Subtitles | - أنت تثير اشمئزازي اسمعي، ليس أمامي وقت للقيام بهذا لكنني يمكنني إن سمحتي لي |
| Başka şansım yok. Bunu seni beklerken yapmış olmalıydım. | Open Subtitles | ليس أمامي خيار آخر، كان يجب أن أنهي هذا بينما كنت أنتظرك |
| Dinle bütün gün zamanım yok, kimsin sen ve ne istiyorsun? | Open Subtitles | إستمع، يا صاحبي، ليس أمامي النهار بطوله، لذا من أنت وماذا تريد؟ |
| İşlerin nasıl ters gidebileceğinin farkındayım ama başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | أدرك مدى سوء ذلك الأمر ، ولكن ليس أمامي خيار آخر |
| O kıza zarar vermek istemiyorum ama sen ve şu izci şeref rozetin beni buna zorladınız ve artık başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | لا أود إيذاء تلك الفتاة ، لكنك ومُطاردتك لفتى كشافة آخر يرتدي شارة شرفية أجبرتني على فعل شيء ما والآن ليس أمامي خيار |
| Yüzleşmemiz lazım. Başka seçeneğim yok, gitmeliyim. | Open Subtitles | دعنا نواجه الأمر، ليس أمامي خيار أخر |
| Artık kılıçla konuşmaktan başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | ليس أمامي الآن إلا التحدث بالسيف |
| Hayır, dur! Size dışarı kadar eşlik etmekten başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | ليس أمامي خيار إلا أن أرافقك الى الخارج |
| Morrie meselesini Jimmy'yle tartışmak için akşama kadar vaktim olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعرف بأن ليس أمامي سوى ساعة أو ساعتين لأقنع جيمي بالعدول عن قتل موري |
| Üzgünüm ama çok vaktim yok ve gitmeden önce anlamanı istediğim çok şey var. | Open Subtitles | آسف. لكن ليس أمامي متّسعٌ مِن الوقت، و هناك الكثير يجب أن تفهمه قبل رحيلي. |
| Fazla vaktim yok, dikkatli dinle. | Open Subtitles | ليس أمامي الكثير من الوقت لذا أنصت بعناية فائقة |
| Bunu yapacak vaktim yok ama izin verirsen yapmak zorundayım. | Open Subtitles | - أنت تثير اشمئزازي اسمعي، ليس أمامي وقت للقيام بهذا لكنني يمكنني إن سمحتي لي |
| - Bir kaç günüm yok ama. | Open Subtitles | ولكن قد يستغرق الأمر بضعة أيام - ليس أمامي بضعة أيام - |
| Bu şartlar altında başka şansım yok gibi görünüyor. | Open Subtitles | حسنُ, ليس أمامي خيار أخر في ظل الظروف الحاليه |
| Kanuna uymaktan başka şansım yok. | Open Subtitles | ليس أمامي خيار إلا اتباع القانون |
| Sanırım seni yanımda getirmek dışında bir seçim şansım yok. | Open Subtitles | -أعتقد بأنه ليس أمامي خيار سوى جلبكِ معي |
| Kahvaltı için zamanım yok. | Open Subtitles | لقد تأخرت على المدرسة ليس أمامي متسع من الوقت للإفطار |
| Bu güvenlik duvarı için zamanım yok, bu yüzden onun şifresine sahip olmalıyız. | Open Subtitles | ليس أمامي وقت لتخطّي هذا الجدار الناري لذا علينا الحصول على كلمة المرور خاصتها |
| Bu güvenlik duvarı için zamanım yok, bu yüzden onun şifresine sahip olmalıyız. | Open Subtitles | ليس أمامي وقت لتخطّي هذا الجدار الناري لذا علينا الحصول على كلمة المرور خاصتها |