| Bay O Kadar Da Önemli değil'in yeni yıl çanını çalacağını biliyor musun? | Open Subtitles | ليس بالأمر الكبير قد طلب منه أن يقوم برن جرس العام الجديد ؟ |
| Çoğu insan renk körüdür. Bu o kadar Önemli değil. | Open Subtitles | الكثير من الناس مصابون به ليس بالأمر الكبير |
| Pek Önemli değil. Üniversite değişim zamanıdır değil mi? | Open Subtitles | ليس بالأمر الكبير ، الكلية وقت التغيير ، صحيح ؟ |
| Çok önemi yok yani. Aslında çok önemi var. | Open Subtitles | إنه ليس بالأمر الكبير في الحقيقة , إنه أمر كبير |
| Birini öldürdükten sonra haneye tecavüzün pek bir önemi yok herhâlde. | Open Subtitles | حسناً. أعتقد أن الدخول عنوة ليس بالأمر الكبير. بما أنك قتلت رجلاً. |
| Bakın -- ben trans bireyim, çok Önemli bir şey değil. | TED | حسناّ، أنا متحوّلةٌ جنسيّاً، وهذا ليس بالأمر الكبير. |
| O kadar Önemli bir şey değil. Tüm hayatımı vermiyorum buna. | Open Subtitles | انه ليس بالأمر الكبير لم يأخذ الكثير من وقت حياتي |
| Hayır tatlım, bu ciddi bir şey. O büyük mağazalar babanın yapamayacağı indirimler vaadediyorlar. büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | لا، عزيزتي، هذا أمر جاد هذا ليس بالأمر الكبير كل ماعليك فعله هو |
| Önemli değil. Ben de gerginim. | Open Subtitles | ليس بالأمر الكبير, كنت نوعاً ما مجهدة أنا أيضاًً |
| Ama inan bana o kadar Önemli değil. Dalak, safra kesesi, hepsi aynı. | Open Subtitles | لكن صدقيني ليس بالأمر الكبير الطحال , المرارة , كلها نفس الشئ |
| Önemli değil, işimin çoğunu buradan yapıyorum zaten. | Open Subtitles | ليس بالأمر الكبير ، يقد حولت اتصالات العمل إلى هذا الهاتف |
| Önemli değil. İş telefonlarımı bu telefona yönlendirdim. | Open Subtitles | ليس بالأمر الكبير ، يقد حولت اتصالات العمل إلى هذا الهاتف |
| Olayları olduğu gibi anlat. Herşey yoluna girer, Önemli değil. | Open Subtitles | أخبرهم فقط كما حصل الأمر , ستكون على ما يرام ليس بالأمر الكبير |
| - Evet, tabii ki, Önemli değil! Alt tarafı, ortalık yerde dolaşan bir nükleer madde! | Open Subtitles | نعم، بالتأكيد، ليس بالأمر الكبير إنها مجرد مواد نووية غير مسيطر عليها |
| - Sen çıldırmışsın. - Bu kadar cimri olma. Bir önemi yok. | Open Subtitles | هناك أمر خاطىء بك - لقد قلت هذا جسد رائع ليس بالأمر الكبير - |
| "Bir önemi yok" diyor bir de. | Open Subtitles | ! "إنها تقول "ليس بالأمر الكبير |
| Önemli bir şey değil ama sonra duyup da olayı büyütmeni istemiyorum. | Open Subtitles | ليس بالأمر الكبير. لكن من الأفضل أن لا أقولهُ لاحقاً ويقلقُك |
| Çok Önemli bir şey değil. Şaşırtıcı aslında. | Open Subtitles | هذا ليس بالأمر الكبير أنا متفاجئة |
| Benim ilk seferim. O da Önemli bir şey değil. | Open Subtitles | انها اول مرة لي ليس بالأمر الكبير أيضا |
| Aynı şeyi siz de benim çocuklarım için yapardınız. büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | ،بحقك، كنت لتفعل الشئ ذاته لأطفالي هذا ليس بالأمر الكبير |
| Belki bazen striptiz kulübü ama büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | ،أعني، ناد التعري في بعض الأحيان . لكن هذا ليس بالأمر الكبير |