| Ama bu yabancılar yasasıyla ilgili değil bu kanunların yürütülmesiyle ilgili. | Open Subtitles | ولكن هذا ليس بشأن القوانين الخارجية, إنه بشأن سن القوانين وحمايتها. |
| Bir tahmin. Sana bir ipucu vereyim: Hayatınla ilgili değil. | Open Subtitles | :دعني أخمن, أنا سألمح لك إنه ليس بشأن حياتك |
| Yani, zarf veya paralel kenar vs. hakkında değil. | Open Subtitles | انا اعني , ليس بشأن الحال أو متوازيات الاضلاع او اياً كان |
| Paramızı almaya ne dersiniz? - Bunun parayla ilgisi yok. | Open Subtitles | ـ أنت، يمكنك أن تأخذ كل أموالنا ـ هذا ليس بشأن المال |
| Hayır, bunun yargılamakla alakası yok. Tanımakla alakalı. Ve ben Clay'ı tanıyorum. | Open Subtitles | لا، إنه ليس بشأن إساءة التقدير ولكنه بشأن المعرفة، أنا أعرف، كلاي |
| Yalnızca güçle alakalı değil duruma göre uygun servisi kullanman lazım. | Open Subtitles | الامر ليس بشأن القوة فحسب, عليك ان تختار الشكل المناسب للموقف |
| Evet ayrıca parti sadece ebeveynler için değil. Çok eğlenceli olur. | Open Subtitles | و هذا الحفل ليس بشأن الهدايا فقط بل هو ممتع |
| Bu, size saçma gelebilir ama para ile ilgili değil. | Open Subtitles | ..أعرف أن هذايبدوغبياً. لكن هذا ليس بشأن المال. |
| Bu senin için sevgiyle ilgili değil, değil mi? | Open Subtitles | هذا ليس بشأن الحب بالنسبة لك مع ذلك . اليس كذلك ؟ . نعم |
| Bu bu konuda size yol bulmak yardımcı oluyor, sen cezalandırmak ilgili değil. | Open Subtitles | ، هذا ليس بشأن معاقبتنا لك . هذا لمساعدتك بإيجاد طريقك |
| Onunla ilgili değil. Şu anda bebeğimiz olmayacağımız için rahatladım. | Open Subtitles | هذا ليس بشأن الجنين أنا مرتاح أنني لن أرزق بطفل الآن |
| - Yani, sen, ben, anlaşma- - Bu anlaşmayla ilgili değil. | Open Subtitles | أقصد، انا و أنتِ و الصفقة - ليس بشأن الصفقة - |
| Bu bizim güvenliğimizle ilgili değil. Sen sevgilini kaybettin. | Open Subtitles | هذا ليس بشأن أماننا ، إنّه بشأنك أنت فقدت حبيبتك |
| Şaka yapıyorum ama deniz taraklarının gözleri hakkında değil, sahiden gözleri var. | Open Subtitles | انا امزح، ولكن ليس بشأن ان المحار لديها اعين، لديها |
| Bize yalan söylüyordun. Sadece kız hakkında değil, diğer meseleler de var. | Open Subtitles | لقد كنتِ تكذبين علينا، ليس بشأن الفتاة بل بشأن الامور الأخرى. |
| Hayır, bir adam hakkında değil, bu bir muhabir ile ilgilidir. | Open Subtitles | لا ، هذا ليس بشأن شاب إنه بشأن محقق |
| Bunun benim ne istediğimle ilgisi yok. | Open Subtitles | هذا ليس بشأن ما أريده، هذا بشأن ما تريده أنت |
| Bunun Sarah'la ve Jocelyn'le ilgisi yok değil mi? | Open Subtitles | انا اعنى ، هذا ليس بشأن سارة ولا بشأن جوسلين |
| Tüm bunların NIS Ajanı Mitchell'ın oğluyla alakası yok değil mi? | Open Subtitles | إن هذا ليس بشأن ابن عميل إن.آي.إس. ميتشل أبدا, اليس كذلك؟ |
| Bu kimin borçlu olduğuyla alakalı değil. Görgüyle alakalı. | Open Subtitles | الموضوع ليس بشأن من يدين لمن، الموضوع يخص الآداب. |
| Hayır, onun için değil. Zaten onun işe yarabileceğini düşünmemiştim. | Open Subtitles | لا ، ليس بشأن ذلك لم اكن حتى اعتمد عليك في الحقيقة |
| Ama bunun iyileşmekle bir alâkası yok. | Open Subtitles | لكن الأمر ليس بشأن إلتئام جراحي |
| Bu bilgisayar yüzünden değil. | Open Subtitles | هذا ليس بشأن الحاسوب. |
| Bir sonuca bağlanmama konusunda değil sağlıklı olmadığı konusunda. | Open Subtitles | ليس بشأن جزئية عدم إنجازه شيء، بل بشأن فكرة كونه غير صحيّ. |
| Lütfen dur. Bu senin sanatçı olmanla ilgili bir şey değil. | Open Subtitles | حسنا توقفي فحسب هذا ليس بشأن ان تصبحي فنانة |
| Ne var biliyor musun sorun para meselesi değil, prensip meselesi. | Open Subtitles | اتعلمين ماذا هذا ليس بشأن النقود انة بشأن المبدأ |