"ليس عليكَ أن" - Translation from Arabic to Turkish

• zorunda değilsin
• gerekmez
• yapmana gerek yok

Hayatının geri kalanını hatan olmayan bir şey için harcamak zorunda değilsin.
ليس عليكَ أن تقضي بقيّة حياتكَ .تكفّر عن شيء لم يكن خطأكَ

Her şeye karşı bu kadar nazik olmak zorunda değilsin.
ليس عليكَ أن تكون بالغ النبل تجاه كلّ شيء

Annemle taşınmak için bana yalakalık yapmak zorunda değilsin.
ليس عليكَ أن تتملقني للانتقال للعيش مع والدتي

Anlaman gerekmez. Görevini yapsan yeter.
ليس عليكَ أن تفهم وإنما عليك أن تنفذ فحسب

Yani görüyorsun, bu gece bir şey yapmana gerek yok. Zaten ölecek.
أترى , ليس عليكَ أن تفعل أي شئ إنها ستموت بأي حال

Bunu yapmak zorunda değilsin. Hayır, yapmak istiyorum.
ليس عليكَ أن تفعل ذلك لا , أريد , أريد أن

Sorun değil Paul. Bana rol yapmak zorunda değilsin.
لا بأس يا بول ليس عليكَ أن تتظاهر أمامي

İçim daralıyor. - Pekala, artık görmek zorunda değilsin.
ليس عليكَ أن ترى ذلك بعد الآن

Artık bir maskenin arkasına saklanmak zorunda değilsin.
ليس عليكَ أن تخبئ نفسك... عن الناس

Buna cevap vermek zorunda değilsin.
ليس عليكَ أن تجيب هذا السؤال

İş hayatında ilerlemek için kişiliğini değiştirmek zorunda değilsin, Andy.
ليس عليكَ أن تغيّر شخصيتكَ (لكي تتقرّّب من شخصٍ ما يا (آندي

Tekrar söylemek zorunda değilsin.
ليس عليكَ أن تقول ذلك مرّتين

Sulamak zorunda değilsin.
ليس عليكَ أن تروي

Yalan söylemek zorunda değilsin.
ليس عليكَ أن تكذب

Bu konuda ona güvenmek zorunda değilsin.
ليس عليكَ أن تأخذ بكلامها.

Anlattıklarıma inanmak zorunda değilsin.
ليس عليكَ أن تصدّق ما أقوله

Bak, geri dönmek zorunda değilsin.
ليس عليكَ أن تعود للمجال

Açıklama yapmak zorunda değilsin.
ليس عليكَ أن تفسر هذا.

Bana başka kimseyle ilgili bir şey anlatman gerekmez.
انظر، ليس عليكَ أن تُخبرني حولأيٌمن الآخرين...

Yalnız kalman gerekmez.
ليس عليكَ أن تخوض هذا لوحدكَ

Sekiz yaşında değilim, Frank. Numara yapmana gerek yok.
أنا لستُ في عمر الـ8 ليس عليكَ أن تتظاهر

Bana numara yapmana gerek yok.
ليس عليكَ أن تتدعي أمامي.