| Fena bir iş değil. Alışmaya çalışıyorum ama bahşişler iyi. | Open Subtitles | انه ليس عملاً سيئاً،اني اعتاد عليه ولكن البقشيش رائع |
| Biliyorum...biliyorum bu sana zor zamanlar yaşatıyor, ve-ve bu bebek olayı...açıkça kolay bir iş değil, ve bununla iyi baş ettiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | , أعرف انكِ تمرين بوقت عصيب . . و الأمر مع الطفل , من الواضح انه ليس عملاً سهلاً |
| Bu iş değil bu gerçek sen de biliyorsun bunu. | Open Subtitles | هذا ليس عملاً هذا كان حقيقياً، وأنتِ تعرفين هذا |
| Hayır, evlat. Bu mor kurutma kâğıtlık bir iş değil. | Open Subtitles | كلاّ يا بنيّ، هذا ليس عملاً مع المخدرات. |
| Bir kız için otostopçuları almak akıl kârı bir iş değildir. | Open Subtitles | التقاط الغرباء ليس عملاً ذكياً ليس في هذه الأيام وهذا العمر |
| Fakat bir patronun yoksa bu bir iş sayılmaz. | Open Subtitles | لكنّه ليس عملاً إذا لم يكن لك رئيساً |
| Boktan bir grupta bas gitar çaldığını ve yüksek lisans okullarında sahne aldığınızı hesaba katarsak bu bir iş değil. | Open Subtitles | عزف جيتار في فرقة رديئة، والتفكيربدخولالجامعة.. ليس عملاً |
| Hayırlı işlere para gerekir ve bu sadece hayırlı bir iş değil. | Open Subtitles | العمل الجيد يتطلب مالاً ولكن ما نفعله ليس عملاً جيداً |
| Enayinin biri otobüsüme benzin koyup bana da bir uçak bileti almak isterse tamam, ama bu bir iş değil. | Open Subtitles | وأحمق يعطيني تذاكر الحافلة والطائرة لكنه ليس عملاً |
| Bu polisin yapacağı iş değil. Divana haber vermeliyiz. | Open Subtitles | هذا ليس عملاً خاصاً بالشرطة، نحن بحاجة إلى المجلس. |
| Çok sağlam bir markayla bile giriş yapsan, kolay iş değil. | Open Subtitles | حتى بالرغم أنها مدعومة من علامة تجارية قوية سيظل هذا ليس عملاً سهلاً |
| Salak bir iş değil onun için, bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | .إنه فقط ليس عملاً غبيّاً وأنت تعلمين هذا |
| Bu küçük kızlar için bir iş değil. Çünkü bu bir iş değil. Savaş. | Open Subtitles | هذا ليس عملاً للفتيات الصغيرات، لأنه ليس عملاً، بل حرب |
| Bu hoş bir iş değil, ama gerekli. | Open Subtitles | , إنه ليس عملاً لطيفاً . ولكنه ضرورياً |
| Ama bu da pek normal bir iş değil. | Open Subtitles | ولكن أعود لأقول" "إن هذا ليس عملاً معتاداً |
| Neticede kolay bir iş değil, ses oradan kazınmış resmen. | Open Subtitles | لكنّه ليس عملاً سهلاً، الصوت كان مُلغى |
| Pek hoş bir iş değil sonuçta. | Open Subtitles | إنه ليس عملاً ساراً على الإطلاق. |
| Bu günlerde kötü bir iş değil. | Open Subtitles | ليس عملاً سيئاً اليوم |
| Seni temin ederim, her zamanki gibi bir iş değil. | Open Subtitles | حسناً , انه ليس عملاً معتاداً |
| -Hayır, sadece iş değildir. | Open Subtitles | لا، ليس عملاً لقد وقفت من أجلك |
| Pek önemli bir iş sayılmaz. | Open Subtitles | إنّه ليس عملاً روتينياً تماماً |
| Bu hayır işi değil. | Open Subtitles | هذا ليس عملاً خيرياً |