"ليس فحسب" - Translation from Arabic to Turkish

    • sadece
        
    • değil
        
    sadece bisiklet kullanırken değil, ayrıca yürürken de kask takmanız gerektiğine inanıyorlar. TED فهم يؤمنون ان الخوذات ليس فحسب لركوب الدراجات الهوائية بل للمشي أيضاً
    Ama bu onun sadece var olma sebebi değil aynı zamanda mesajı idi. TED ولكن المحور ليس فحسب ما كان يهدف اليه .. بل رسالته
    Bu sadece aslanlar için değil aynı zamanda... ...Afrika'daki tüm toplumlar için de duyulan bir endişedir. TED لذا الامر ليس فحسب بخصوص الاسود انه يخص المجتمعات الافريقية ايضاً
    göre şekillenir. Ben bunun doğru olduğunu ima etmek istiyorum, (ama) sadece şeyler hakkında nasıl düşündüğümüz konusunda değil, şeylere nasıl tepki verdiğimiz konusunda da. TED وانا اريد ان افترض ان هذا صحيحاً ليس فحسب لطريقة تفكيرنا بالامور بل أيضاً تجاه ردود افعلنا
    Fakat, periyodik tablo sadece bir moda simgesi değil. TED إن الجدول الدوري للعناصر ليس فحسب رمز شهير
    Ve, tekrar, bu sadece sağlıklı bir ekmek değil, aynı zamanda zevk alacağınız bir ekmek. TED ومرة اخرى انه ليس فحسب خبز صحي بل هو خبز يمكنك الاستمتاع باكله
    Oyleyse yapilmasi gereken sadece basvurulari sinirlamak degil; esasli bir ozgurlukler tabani yaratmak. TED وما نحتاج اليه اليوم ليس فحسب الحد من المطالبات القضائية ولكن ان نصنع ارض صلبة للحرية
    Ama bu sadece başka yerlerdeki başka insanların artan seçimler karşısında hissettikleri baskı ile ilgili değil. TED ولكن ليس فحسب هذا الامر يحدث خارج امريكا او لغير الامريكين فليس هم الوحيدون الذين يشعرون بالضغط من كثرة الخيارات
    Bu sadece Tom Friedman değil, vaka, üstüne vaka, üstüne vaka tarafından kanıtlanıyor. TED وهذا ليس فحسب قول توم فريدمان انه امر مؤكد من خلال كل قضية تجري حولنا
    Üçüncü yaş günümü anımsıyorum da sadece resimleri değil, bahçeyi ya da armağanları değil bunun yanında kimin kime ne yapmış olduğunu, kalbinden neler geçirdiğini düşünüyorum. Open Subtitles أتذكر عيد مولدى الثالث ليس فحسب صور الحديقة أو الهدايا لكن منّ فعل ماذا لمنّ وكيف أثرت
    Bu sadece teknik olarak zor, dengesiz ve korkutucu değildir. Open Subtitles ليس فحسب للصعوبة الفنية و عدم اللأتزان و والرهبة
    Bu durum sadece iş için iyi değil aynı zamanda rahatlatıcı. Open Subtitles "ليس فحسب أن بيئة العمل جيّدة" "إنها مريحة بعض الشيء أيضاً"
    Meselenin sadece erkek arkadaşını özlemen olmadığına emin misin? Open Subtitles أمتأكدة أن الأمر ليس فحسب أنكِ تفتقدين خليلكِ؟
    Çinliler devleti bir dost olarak görüyorlar, - aslında sadece bir dost da değil, ailenin bir ferdi olarak - aslında sadece ailenin bir ferdi olarak da değil, ailenin direği olarak, aile reisi olarak. TED ان الصينين ينظرون الى السلطة كشريك .. ليس فحسب كشريك انما كعضو من العائلة وليس فحسب كعضو من العائلة بل كرب للاسرة عرابها
    Oyun sadece çocuklar için değildir. TED فاللعب ليس فحسب محصور على الاطفال
    Video telekonferanslar, chat programları, e-posta, telefon kullanmak zorundayım -- kullanabildiğim herşeyi kullanmak zorundayım, sadece iletişim için değil, liderlik için de. TED فانا استخدم المؤتمرات المرئية .. والمحادثة عبر الانترنت والايميل .. والهاتف كان يتوجب علي ان استخدم كل ما يتوفر لدي ليس فحسب للتواصل بل للقيادة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more