Ama gaz dolu odalarda olmaz, sadece tehlikeli değil aynı zamanda aptalca! | Open Subtitles | ولكن ليس في غرفة الغاز ليس خطراً فحسب ، بل هذا غباء |
Sen olduğunu biliyordum. Benim evimde olmaz. Ondan uzak dur! | Open Subtitles | علمت أنه انت، ليس في منزلي إبتعد عنها، إبتعد عنها |
Hayır, "You've Got Mail" da değil "Sleepless in Seattle" filmindekinde. | Open Subtitles | لا.ليس في فيلم وصلك بريد با في فيلم أرق في سياتل |
Tanrı bizim yanımızda da değil çünkü aynı zamanda salaklardan da nefret ediyor. | Open Subtitles | الرب ليس في جانبنا لأنه يكره البلهاء أيضاً |
Pek fazla değil, ama daha kolay. Sen oraya gidiyor musun? | Open Subtitles | ليس في الحقيقة، ولكن هذا سهل أتذهب عادةً إلى هناك ؟ |
Sana inanmak istiyorum fakat bir yalanla ve kanıtlayabileceğim şeylerin karşısında olarak değil. | Open Subtitles | أنا راغب لإعتقاد، لكن ليس في الكذب وليس في نظير ما أنا يمكن أن أثبت. |
Şirket içi e-posta dışında bir şey yok ikisi de CC'deydi En azından son dört hafta içinde değillerdi. | Open Subtitles | لاشيء بجانب رسائل ألكترونية من الشركة ، وكلاهما كانت نسخ طبق الاصل على الأقل ليس في آخر أربع أسابيع |
Polis koruması alın, sadece işyeri için değil, bulunduğunuz her yer için. | Open Subtitles | واجعلهم يعينون حراسة لكم، ليس في المركز فحسب، بل في الخارج أيضاً |
Ama şu anda olmaz. Önce sevgili bulmam iyi bir adım olur. | Open Subtitles | ولكن ليس في الوقت الحالي لا بد أن أحظى بحبيبة في البداية |
Hem de ofiste. Her gün seni görürken. Hayatta olmaz. | Open Subtitles | ليس في المكتب وليس عندما أراكِ كل يوم، هذا مستحيل |
Sivil haklar yasasını onunla birlikte geçiremezsin ama, bu yıl olmaz. | Open Subtitles | لا يمكنك تجاوز قانون الحقوق المدنية بهذا، ليس في هذا العام. |
Biliyorum kızının çektiği acı için bunlar teselli olmaz ama... | Open Subtitles | أعلم أنه ليس في ذلك تعزية للعذاب الذي تحملته ابنتك |
pratik konuş, Mulder, Kuru günümüzde yok yeni ginede değil ve kesinlikle amerikada da değil. | Open Subtitles | متكلّم عمليا، مولدر، كورو لا يجد أكثر حتى، ليس في غينيا الجديدة وبالتأكيد ليس في الولايات المتّحدة |
Mesajınız Var" da değil "Sevginin Bağladıkları" filmindekinde. | Open Subtitles | لا.ليس في فيلم وصلك بريد با في فيلم أرق في سياتل |
Mutlu Aşçı' da değil. Olmaması gereken biçimde davrandılar. | Open Subtitles | ليس في مطعم الطاه السعيد كان الجميع يشاهدونهم |
Dürüst olmak gerekirse, aklımda bunca şey varken zamanlaması Pek iyi olmadı. | Open Subtitles | و لأكون صادقا,هذا ليس في وقت مناسب لي مع كل ما يجري |
Hayır, Pek sayılmaz. Salı günü emekli oluyorum. | Open Subtitles | , ليس في الواقع , أنظر أنا سأتقاعد إعتباراً من يوم الثلاثاء |
Tam olarak değil. Herkes üzüntüsünü farklı yaşar. | Open Subtitles | ليس في الواقع لأن هذه المواقف تنمو بطريقه معينه |
Fiziksel olarak değil ama hal ve hareketleriyle. | Open Subtitles | ليس في المظهر الخارجي. ولكن في داخل شخصيتيهما. |
Pekala, En azından önemli konularda. Ağaçların ışıklandırılması başlamak üzere... yüzük cebimde. | Open Subtitles | حسنا، ليس في الأمور الهامة حسنا إضاءة الشجرة علي وشك أن تبدأ |
Bu bebek otoyoların kralı olması için yapıldı Arazi şartları için değil. | Open Subtitles | فهي صنعت للطرق السريعه و ليس في الطرق الطينيه |
Ve uyuşturucu izi de yok, yani buraya taşınmış, ama kafesin içinde değil. | Open Subtitles | ولا يوجد علامات مخدرات إذاً تم حملها إلى هنا، لكنها ليس في القفص |
Kayıt: ♫ Papatya, Papatya ♫ ♫ Cevap ver bana ♫ ♫ Deli divaneyim ♫ ♫ senin tüm aşkına ♫ ♫ Bu şık bir evlilik olamaz ♫ ♫ Bir arabaya param yetmez ♫ ♫ Ama iki kişi için yapılmış bir bisikletin ♫ ♫ oturağında tatlı görüneceksin ♫ AK: James Surowieki'nin kalabalıkların bilgeliği hakkında şöyle bir fikri var, yani, bir sürü insan herhangi bir bireyden daha akıllıdır. | TED | تسجيل: ♫ دايزي ، دايزي♫ ♫ أعطني اجابتك ♫ ♫ لقد شارفت على الجنون ♫ ♫ كل هذا من أجل حبك ♫ ♫ لن يكون فرحا مبهرا ♫ ♫ ليس في امكاني تحمل تكاليف عربة ♫ ♫ ولكن كنت ستبدين رائعة في مقعد ♫ ♫ دراجة صنعت لأثنين ♫ آرون: جيمس سورويكي كان له فكر حكمة الحشد، والتي تقول ان مجموعة من الناس أذكي من أي شخص. |