| - Bazı cevaplar alana kadar olmaz. - Ne yani, esirin miyim senin? | Open Subtitles | ـ ليس قبل أن احصل على بعض الإجابات ـ ماذا، هل أنا سجينك؟ |
| - Ben kara kutuyu istiyorum. Ama aileni buradan çıkartana kadar olmaz. | Open Subtitles | أريد الصندوق الأسود، ولكن ليس قبل أن أُخرجكِ أنتِ وعائلتكِ من هنا |
| Katılıyorum ama bunları onun evine, tekrar koyana kadar değil. | Open Subtitles | أُوافقكِ ، لكن ليس قبل ان نرجع هذه إلى منزلها |
| Ona ne olduğunu ya da kimin yüzünden olduğunu öğreninceye kadar değil. | Open Subtitles | ليس قبل أن أكتشف مالذي حدث له ومن هو المسؤول |
| Ben de altını Meksika'ya gidince bölüşeceğiz dedim. Daha önce olmaz. | Open Subtitles | وانا اقول سنقسم الذهب هناك عندما نصل للمكسيك ليس قبل ذلك |
| Hayat sigortası çekinin karşılıksız çıkmadığını görene kadar, hayır. | Open Subtitles | ليس قبل أن أتأكد أن شيك تأمين الحياة ليس بدون رصيد |
| Seni bir daha görmek istemiyorum, en azından kahvaltıdan Önce. | Open Subtitles | أنا لا أريد رؤيتك ثانيةأبدا على الأقل ليس قبل الفطور |
| Bırak beni. - Bunu halledene kadar olmaz. | Open Subtitles | ليس قبل أن نستطيع تسوية هذا ماذا عن كل هذا الاهتمام بجنوب أمريكا ؟ |
| Saat 6'ya kadar olmaz. 6'ya kadar benimle kalacak. | Open Subtitles | ليس قبل الساعة السادسة، ستبقى معي حتى الساعة السادسة |
| Bay Holmes, cesedi ...ipuçları için inceleyene kadar olmaz. | Open Subtitles | ليس قبل ان يحظى السيد هولمز بفرصته ليفحص الجثة بحثا عن أدلة |
| Geleneği biliyorsun evlat. Sekizinci yarışa kadar olmaz. | Open Subtitles | تعرف التقليد يا بني، ليس قبل السباق الثامن |
| - Bak, bana neler olduğunu anlatana kadar olmaz. - Yeter, tamam mı? | Open Subtitles | إنظر , ليس قبل أن تخبرني ماذا يحدث - كفى , موافقة ؟ |
| - En azından yarına kadar değil sabah ki baskıya kadar. | Open Subtitles | حسناً على الأقل ، ليس قبل يوم غد عندما تخرج نسخة الصباح غداً |
| Tamam, senden uçuşu iptal ettirmeni isteyeceğim ama ben oraya gidene kadar değil. | Open Subtitles | أريدكم أن تمنعوا طائرته ولكن ليس قبل أن أصل إلى هناك |
| Ama sana özgürlüğün gaddar şakasını anlatana kadar değil. | Open Subtitles | لكن ليس قبل أن أخبرك بالنكتةِ الموجعةِ عن الحرّية |
| Gitmek mi istiyorsun? Evet, hem de çok. Ama babamın o fabrikaya gitme nedenini öğrenmeden önce olmaz. | Open Subtitles | أجل وبقوّة، لكن ليس قبل أن أكتشف أنّ أبي ذهب للمصنع |
| Yapma! Onu almamızın güvenli olduğundan emin olursak o zaman söylersin, ama daha önce olmaz. | Open Subtitles | أخبرها عندما نقرر أن الوضع آمن لكن ليس قبل هذا |
| İnsanlar belki bununla başedebilirler, ama dünyayı tepetaklak etmeden önce olmaz. | Open Subtitles | الناس ربما يمكنهم التعامل معها ولكن ليس قبل أن تقلب العالم رأسا على عقب |
| Evliliğimiz hakkında gerçek bir konuşma yapana kadar, hayır. | Open Subtitles | ليس قبل أن نجري حواراً حقيقيّاً بشأن زواجنا |
| Seni bir daha görmek istemiyorum, en azından kahvaltıdan Önce. | Open Subtitles | أنا لا أريد رؤيتك ثانيةأبدا على الأقل ليس قبل الفطور |
| Evet, ama biz donup, kıçımızı büyük bir buz küpüne çevirene kadar yok. | Open Subtitles | ليس قبل ان نتجمد هنا ويخرجوننا ونحن متجمدين في مكعبات ثلجية |
| Köpeğimin nefes kokusunun bile duyulacağı kadar büyük bir resminin olduğu bir Broadway çadırı kurulana dek olmaz! | Open Subtitles | ليس قبل أن يكون على لوحة برادواي صورة كبيرة جداً لكلبي يمكنك أن تمر وتشتمّ أنفاس الجراء! |
| Senden saat onda aşağıya inmeni istiyor, ondan Önce değil. | Open Subtitles | تريدك أن تنزل إليها في العاشره ، ليس قبل ذلك. |
| Ama öncesinde, arkadaş kalacağımızı garanti etmek için, evlilik sonrası anlaşma hazırladım. | Open Subtitles | لكن ليس قبل ان اضيف اتفاقية لأتأكد من اننا دائما سنكون أصدقاء. |
| Arkadaşların hızlı olabilirler... ama benim kafanı delmemden daha Önce değil. | Open Subtitles | ربما أصدقائك يصيبوني بسرعة لكن ليس قبل أن أجعل رأسك كالزورق |