| Eğer hava saldırısı ile ilgili dediklerin doğruysa, beni taşımak için vaktin yok. | Open Subtitles | ليس لديك الوقت لتحملني لأنك قلت أن هناك طائرات هجوم سوف تدمر هذا المكان |
| Patronunun kocasının katil olduğunu kanıtlaman gerekiyor bu yüzden şu an kendin için endişelenecek vaktin yok, anlıyorum. | Open Subtitles | تحتاج لمساعدة رئيستك لتثبت أن زوجها قاتل إذا ليس لديك الوقت لتقلق بشأنك الآن |
| Durumu araştırmaya vaktin yok çünkü kur yapmaktan vakit yok. | Open Subtitles | ليس لديك الوقت للتحقيق مع المشتبه لأنك مشغول جدا بالتودد اليها |
| Kendi kıçını korumak için gizliyor, ama fazla zamanın yok. | Open Subtitles | لقد كان ينتظر على احر من الجمر لكن ليس لديك الوقت لاخبرك |
| Madem her gün kölelik yapıyorsun ve kendi paranı harcamaya zamanın yok ben alabilir miyim? | Open Subtitles | بما أنك تعمل كالعبيد طوال اليوم و ليس لديك الوقت للاستمتاع بالمال الذي تجنيه فهلاّ أعطيتني إيّاه ؟ |
| Seni dinlemek istemiyorum. Zaten senin de açıklamak için zamanın yok. | Open Subtitles | لا أريد أن أعلم، وأنت ليس لديك الوقت لتشرح |
| Tamam, peki, bunu tartışacak zamanınız yok. | Open Subtitles | حسنا، لكن ليس لديك الوقت لتناقشي هذا الامر معهم |
| Alışverişe çıkmaya zamanınız yok. | Open Subtitles | ليس لديك الوقت للتسوق يا سيد كولين |
| Eski arkadaşlarla görüşmek için vaktin yok. | Open Subtitles | ليس لديك الوقت لإعادة لم الشمل |
| Yanılacak vaktin yok. | Open Subtitles | ليس لديك الوقت للخطأ |
| Biliyorum. Bunun için vaktin yok. | Open Subtitles | أنا أعرف، ليس لديك الوقت لهذا |
| Hem bunca şeyi yapacak, hem de, kasayı kıracaksın. Bu kadar vaktin yok. | Open Subtitles | انت ليس لديك الوقت لثقب الصدر |
| Shepherd, Edwards'ın peşinden koşacak vaktin yok. Ameliyata hemen başlamalısın. | Open Subtitles | يا (شيبارد) , ليس لديك الوقت الكافي (لتذهبي للبحث عن (ادواردز عليك أن تكوني هُناك الآن |
| Ama bu bebeğe kafa yormakla o kadar çok zaman geçiriyorsun ki başka bir şey için zamanın yok. | Open Subtitles | لكنك تقضين وقتاً طويلاً بالهوس بشأن هذا الطفل . لدرجة أن ليس لديك الوقت لأي شيء آخر |
| Haydi ama fazla zamanın yok. | Open Subtitles | الان, هلم, ليس لديك الوقت الكثير |
| - Yenileyeceğiz, sabırlı olun. - zamanın yok. | Open Subtitles | سوف نقوم بترميمه, تحلّى بالصبر - ليس لديك الوقت لذلك - |
| Yaşlı bir adamla ilgilenmek için zamanın yok. | Open Subtitles | ليس لديك الوقت للعناية برجل مسن |
| Taksi çağırmak için zamanın yok. | Open Subtitles | ليس لديك الوقت للاتصال بتاكسي |