| Hayat içinde uyurgezer şekilde yürüyorsun. Gerçek bir derdin yok. | Open Subtitles | فأنت في الحياة كمن يسير نائمًا ليس لديّك مشاكل حقيقية |
| Ayrıca sende bana rüşvet verecek kadar mangır yok. | Open Subtitles | بجانب أنك ليس لديّك عجيّن كافي لكي ترشيني ؟ |
| Bu arama emrini destekleyecek kadar yeterli kanıtınız yok. | Open Subtitles | ليس لديّك الدليل الكافي لتدعم تفويض البحث د. |
| Zaten pek müşterin de yok. | Open Subtitles | ليس لديّك الكثير من الزبائن على أية حال. |
| Artık kimsen yok. Tek umudun benim. | Open Subtitles | أنت ليس لديّك أي شخص الآن أنا أملك الوحيد |
| Yani endişe edecek bir şey yok. | Open Subtitles | لذا ليس لديّك شيء لتقلق بشأنه. |
| Bir kraliçeye ihtiyacın yok. Sen bir Kral'sın, rahip değil. | Open Subtitles | ليس لديّك ملكة، فأنت ملك، ليس بقسّ |
| Silahlar veya strateji için vaktiniz yok. | Open Subtitles | ليس لديّك وقت للأسلحة أو الإستراتيجية |
| Sanki hiç orada burada sürünen kitabın yok. | Open Subtitles | بعيدًا عن هذا، ليس لديّك أي كتب |
| Doğru, senin de bildiğin gibi ona karşı hiç şansın yok. | Open Subtitles | صحيح، كما تعرف، ليس لديّك فرصة ضدّه. |
| Fakat Leman Caddesi'ndeki hücrelerde verilen acıya dair, en ufak bir fikriniz yok. | Open Subtitles | ولكّن ليس لديّك أدنى فكرة عن حجم المعاناة في زنزانات "شارع ليمان" |
| - Buraya girmeye iznin yok. | Open Subtitles | -لا يُمكنك بربك، ليس لديّك تصريح لتدخل هنا |
| Gidecek hiçbir yerin yok insan yavrusu! | Open Subtitles | ليس لديّك طريق للهروب أيها الطفل البشري |
| Onu almaya hakkın yok! | Open Subtitles | ليس لديّك الحق في أخذه |
| Kanıtın yok | Open Subtitles | ليس لديّك دليل. |
| Hiç seçeneğin yok. | Open Subtitles | ليس لديّك خيارات. |
| Ailen yok mu yani? | Open Subtitles | إذًا، ليس لديّك عائلة؟ |
| Zaten tek bir kuruşun bile yok ki. | Open Subtitles | ليس لديّك سنت لعين. |
| Bizden süphelenmen için bir sebep yok. | Open Subtitles | ليس لديّك سبب للشكّ فينا. |
| Söyleyecek bir şeyin yok mu? | Open Subtitles | ليس لديّك شيء لتقوله؟ |