| Hayır kedi, o senin değil, Hen Wen'in. | Open Subtitles | لا أيتها القطة هذا ليس لك أنه من اجل هن وان |
| - Kesinlikle. Para senin değil, unut gitsin. | Open Subtitles | توقف عن التفكير بالمال ، فهما ليس لك ، انسى هذا |
| Artık bir tehditti. Sadece sana değil, işine ve ailene de. | Open Subtitles | أصبحت تمثّل تهديداً ليس لك وحسب وإنما لتجارتك وعائلتك. |
| Orijinal Zoe benden o trene binmemi istemişti, Sen değil. | Open Subtitles | الأصل زوي يريد مني للحصول على هذا القطار، ليس لك. |
| Şunun hakında konuşmayı bırak. Bu Senin için değil unutma. | Open Subtitles | توقف عن التحدث عن ذلك انهم ليس لك إنسه الامر |
| Bunun sorumlusu sen değilsin hiçbir şekilde, hiçbir koşulda, anladın mı? | Open Subtitles | لستَ المسؤول عن هذا من أيّ طريق، فأنت ليس لك لا ناقة ولا جمل فيه، حسنًا؟ |
| Ve burası benim ofisim Bob, senin değil, bunu gerçekleştirmek için yaptıklarının hiç bir önemi yok. | Open Subtitles | وهذا مكتبي , بوب ليس لك لايهم , ماتعتقد أنك فعلت لتحقيق هذا |
| Şimdi de sana yalan söyleyen bir kadın çocuk senin değil dediği için bir çocuğun olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | و الآن تعتقد أنك ستنجب طفلاً لأنك سيدة تكذب أخبرتك أنه ليس لك |
| - Tamam, ona dokunma. - O nedir? - senin değil, olan bu. | Open Subtitles | ليس لك, هذا ما هو يمكنك ان تلمسي هذا, استمتعي به |
| Umarım garipsemezsin ama o yoğurtların hepsi benim, senin değil. | Open Subtitles | آمل أن لا يكون هذا محرجا لكن هذا الياغورت خاصتي، ليس لك |
| Yıldırım Atar daha senin değil Dagur. | Open Subtitles | أي شخص أنا اريده آه، السيكول هو ليس لك حتى الآن، داغر |
| - senin değil ki kesesin. - Senin olduğunu kim söyledi? | Open Subtitles | ــ ليس لك حتى تقوم بخفضه ــ و من الذي قال هو لك؟ |
| Baban Marks Organizasyonu'nun yetkilerini devretti mi? sana değil de, kardeşine? | Open Subtitles | الم ياتي وقت وسلمك به والدك منظمة ماركس ليس لك فقط ولكن لاخيك الاصغر |
| Jackie bu kartlara eski dostlar için notlar yazardı değer verdiği insanlara, ama sana değil. | Open Subtitles | جاكى كانت لتكتب ملاحظات على تلك الكروت للأصدقاء القدامى للأشخاص الذين تهتم بأمرهم ولكن ليس لك |
| - Senin herşeye aletin kalkar. - sana değil, kardeş. | Open Subtitles | أنت تتشوق لكل شئ لكن ليس لك يا صديقى |
| HEY! Sen değil, benim! Hey, cazibeli prens! | Open Subtitles | ياه ، أنه ليس لك ، أنه لي ايها الأمير الساحر |
| Dan'in bize katılmasına izin veren bendim, Sen değil. | Open Subtitles | أنا واحد التي وافقت على السماح التحقيق دان معنا، و ليس لك. |
| Senin için değil! Çok yaşlı Çinli beyler için. | Open Subtitles | هذا ليس لك جيد للسادة المحترمون كبار السن الصينيون. |
| Binlerce dolarım var ama hiçbiri Senin için değil. | Open Subtitles | يمكنني الاستغناء عن آلاف الدولارات لكن ليس لك |
| Kahraman, babasıyla hayvanat bahçesine gidiyor ama sen değilsin. | Open Subtitles | الشخصية الرئيسية لا تذهب إلى حديقة الحيوان مع والدها، لكنه ليس لك. |
| sizin değil. $2.100.000'da. $2.100.000. | Open Subtitles | ليس لك بعد والآن 2.1 مليون أكرّر 2.1 مليون |
| Bu andan itibaren oğlumla bir işin yok senin. | Open Subtitles | من الآن فصاعداً ليس لك شأن بولدي |
| Shaolin senin savaş alanın değildir. Karar vermek sana düşmez. | Open Subtitles | الشاولين ليست ساحة معركتك إن القرار ليس لك |