| Onu korkutmak istemezsin, bizim türümüze alışık değil. | Open Subtitles | . لا تريد أن تخيفه ، إنه ليس معتاد على نوعنا |
| Evde başka bir yetişkin görmeye alışık değil. | Open Subtitles | إنه ليس معتاد أن يرى بالغ آخر في المنزل. |
| Evde başka bir yetişkin görmeye alışık değil. | Open Subtitles | إنه ليس معتاد أن يرى بالغ آخر في المنزل. |
| O bu seviyede dövüşmeye alışkın değil. | Open Subtitles | هو ليس معتاد على هذا المستوى , مفهوم؟ |
| Grundy, şöhret baskısına alışkın değil. | Open Subtitles | (غراندي) ليس معتاد على ضغوط الشهرة |
| Bu tarz şeylere alışık değil. | Open Subtitles | إنه ليس معتاد على سلوك الطريق |
| Evet, Birkhoff birilerine ateş etmeye pek alışık değil. | Open Subtitles | أجل، أظنّ أن (بيركوف) ليس معتاد علي إطلاق النيران علي الناس |