| Şüphesiz o bizimle değil, fakat Hilye onu canlandırır, onun varlığını daha yakınlaştırır. | Open Subtitles | وبالطبع هو ليس معنا الأن ولكن وصفه يجعل صورته اكثر قربا |
| O bizimle değil, ayrıca yetişkin de değil. | Open Subtitles | إلى جانب واقع أنه ليس معنا في الحقيقة هو ليس في الحقيقة بالغ |
| Gençliğinizde sizi ezen zorba burada bizimle değil. | Open Subtitles | المتنمر الذي أرهبك في صغرك ليس معنا على الطاولة اليوم |
| Sırlarınız onda güvende, ama bizde değil. | Open Subtitles | حول هذا الموضوع بالأمس فقط. سرك آمن معه، ولكن ليس معنا. |
| Peder, tanrı bizle değil. | Open Subtitles | الرب ليس معنا يا أبتاه |
| Jerry şu an yanımızda değil. Ankesörlü telefondan arıyoruz. | Open Subtitles | جيرى ليس معنا , نحن على هاتف عام لا تتتبّع المكالمة |
| Çok yakında bizde olmadığını anlayacaklar, Öleceğiz. | Open Subtitles | عندما يعرفون أن الخاتم ليس معنا سيقتلوننا |
| Senin yerin Wall Street bizim yanımız değil. | Open Subtitles | انت تنتمي الى الوال ستريت ليس معنا. |
| Bu ülkede başka hangi dille konuşulduğunu sanıyorsunuz Bayım? O bizimle değil. | Open Subtitles | ماذا تعتقد أننا نتحدث فى هذه البلد إنه ليس معنا |
| Bir oyun oynuyor gibi gözüküyor yalnız bizimle değil, herkesle birlikte. | Open Subtitles | و كأنه يلعب لعبة ليس معنا فحسب لكن معهم جميعا |
| bizimle değil ama Las Vegas'taki bir grup Ermeni gangsterle olabilir. | Open Subtitles | ليس معنا. لكن إحتمال هي في خطر من مجموعة مجرمين أرمينيين بـ لاس فيغاس |
| Davacı aracını üçüncü bir tarafa emanet ettiyse ve üçüncü taraf da aracı bize sattıysa davacının anlaşmazlığı üçüncü tarafladır, bizimle değil. | Open Subtitles | اذا كانت المدعيه باعت سيارتها لطرف ثالث ونحن اشترينا السياره من هذا الطرف الثالث إذاً فاختلاف المدعيه مع الطرف الثالث ليس معنا |
| Duayı bırak. Tanrı şu anda bizimle değil. | Open Subtitles | وفر صلواتك ربك ليس معنا هنا الآن |
| Onunla tanrı ile işi var bizimle değil. | Open Subtitles | إن مشكلتها هي مع الإله و ليس معنا |
| Frankie bizimle değil Sarah. | Open Subtitles | فرانكي ليس معنا يا ساره |
| Arkadaşınız artık bizimle değil. | Open Subtitles | صديقك ليس معنا الأن |
| Ama bugün o bizimle değil. | Open Subtitles | . لكن اليوم هو ليس معنا |
| Bak, çocuğun bizde değil. - Çocuğunu hiç almadık. | Open Subtitles | طفلك ليس معنا لم يكن طفلك معنا قطّ |
| - bizde değil. - Ama nerede olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | ليس معنا - و لكننا نعرف مكانة - |
| O artık bizle değil. | Open Subtitles | -إنه ليس معنا بعد الآن |
| Artık yanımızda değil her tarafımızda. | Open Subtitles | بالرغم أنه ليس معنا إنه حولنا |
| Kingsley'nin, Hewitt'in bizde olmadığını anlayınca bizi öldürecek adamları var. | Open Subtitles | كنجسلي سيكون معه رجال سيقتلونك بمجرد أن يدركوا أن هويت ليس معنا |
| Acıyor ama hemen geçiyor. Senin yerin bizim yanımız değil. Hoş geldiniz Bayan Elsa. | Open Subtitles | إنه يؤلم ، لكن فقط للحظة مكانك ليس معنا (مرحبا بك سيدة (إلسا |