| Baltimore'da tek bacağı olan, yaşlı beyaz birini bulmak o kadar da zor değil. | Open Subtitles | ليس من الصعب إيجاد رجل ذو ساق واحده, عجوز, أبيض قاتل في بالتيمور |
| Anlaması çok zor değil, sadece şuraya... | Open Subtitles | ليس من الصعب اكتشاف الأمر , لو أنكِ فقط .. |
| Ve dürüst olmak gerekirse, bu teknolojinin birisini gözetlemek için kullanıldığını hayâl etmek zor değil. | TED | ولنكن منصفين ليس من الصعب أن تتخيل استخدام هذه التقنية للتجسس على شخص ما |
| Onları bankayı soyuyorlarmış gibi Göstermek hiçte zor olmaz. | Open Subtitles | ليس من الصعب أن تجعلهم يبدون وكأنهم يسرقون المصرف |
| Bu zamanlarda gelgit az oluyor o yüzden zor olmadı. | Open Subtitles | المدّ منخفض في هذا الوقت، لذا ليس من الصعب عبوره. |
| Bu çevredeki tek evi bulmak çok da zor değildir herhalde. | Open Subtitles | سوف نمشي لأميال والطريق مليء بالمعالم ليس من الصعب التعرف عليها |
| Belki dün gece olanlardan sonra inanması o kadar da zor değildir. | Open Subtitles | ربمّا بسبب ما حدث الليلة الماضية ليس من الصعب جدا ً التصديق |
| Sürekli koruma altındayken iyi davranmak zor olmamalı. | Open Subtitles | انه ما ان دخل السجن ملغرو اصبح متدينا و مواطنا مثاليا حسنا ليس من الصعب التصرف بشكل جيد |
| Bulmak pek zor değil doğrusu. Çok büyükler ne de olsa. | Open Subtitles | حسناً، ليس من الصعب إيجادهم فقد كانوا ضخاما |
| Düzgünce kaplandıktan sonra nakletmek o kadar zor değil. | Open Subtitles | وعندما يختم بالشكل صحيح ليس من الصعب التنقل |
| Don'u yakalamak sadece zor değil imkansızdır! Hükümetimiz adına yardımlaınıza teşekkür etmek isterim. | Open Subtitles | أنت ستكون بالمصيدة " لا " تي جي ليس من الصعب الامساك بـ " دوون " بل مستحيل " دوون " |
| Sen artık küçük bir kız değilsin.Bu anlaşılması zor bir şey değil. | Open Subtitles | إنتِ لستِ فتاة صغيرة, في النهاية, ليس من الصعب أن.. |
| Aslında düşünürsen, insanların ne istediğini bulmak o kadar da zor değil. | Open Subtitles | شكراً ، عزيزتي لو فكّرت في الموضوع ، ليس من الصعب أن تعلم ما يريده الناس |
| Ya da gerçekten istiyorsan,bunu arkadaşına söyleyebilirsin,bu o kadar da zor değil | Open Subtitles | اذن عليك اخبار صديقك ان اراده فعلا ليس من الصعب ايجاده |
| "o kadar da zor değil. Tek yapmanız gereken doğru zamanda doğru tuşa dokunmak." | Open Subtitles | ليس من الصعب أن يضع شخص ما المفتاح المناسب في الوقت المناسب |
| Bunu öğrenmek çok zor değil. | Open Subtitles | ليس من الصعب العثور عليه،، شكرا يا دوك |
| Cevapları çok zor değil. | Open Subtitles | حسناً، ليس من الصعب الإجابة عليها. |
| Ortaklarımız var, Google'ın bunlardan biri olduğunu tahmin etmek zor değil, | TED | لدينا شركاء؛ ليس من الصعب تخمين أن قوقل ستكون أحدهم، |
| İnsanları memnun etmek zor değil. | Open Subtitles | ليس من الصعب جعل الناس سُعداء هناك شيء معين لو وضعته على القائمة |
| Bu tip bilgisi olan birini bulmak zor olmaz, değil mi? | Open Subtitles | بالتاكيد حصل على المساعدة ليس من الصعب إيجاد شخص مع هذا النوع من المعرفة |
| Yardımıma ihtiyacı olan çaresiz bir piliç bulmak... o kadar da zor olmadı. | Open Subtitles | انه ليس من الصعب ان تجد بنت يائسه احتاجت مساعدتي |
| Gördük ki, onları bulmak çok da zor değilmiş. | TED | وقد تبين أنه ليس من الصعب العثور عليهم. |
| Bir geyiğin giydiği botlara. Bulması bu kadar zor olmamalı... | Open Subtitles | لغزال يرتدى أحذية ليس من الصعب العثور عليه |
| Bizim düşmanca davrandığımızı düşünmelerini anlamak pek zor değil. | Open Subtitles | تعلم، ليس من الصعب تفهّم سبب اعتقادهم بأنّا عدائيّون |
| Düzgünce kaplandıktan sonra nakletmek o kadar zor değil. | Open Subtitles | وعندما يختم بالشكل صحيح ليس من الصعب التنقل |
| Onu anlamak sadece zor değil imkansız. | Open Subtitles | ليس من الصعب, بل من المستحيل أن تفهمها |
| Gelen maillerden hangilerinin sahte olduğunu anlamak zor bir şey değil. | Open Subtitles | الأن، ليس من الصعب إكتشاف رسائل الإنترنت الكاذبة |