| Hayır öyle değil, sadece onda ne bulduğunu anlamıyorum o kadar. | Open Subtitles | ليس هكذا الأمر. أنا لا أعرف مالذي ترينه فيه. |
| Hayır, o şekilde yoğun değil. Hayır, öyle değil. | Open Subtitles | ، لا ، ليس هذا النوع من الانفعالات لا ، ليس هكذا إطلاقاً |
| - böyle değil bu şekilde değil. - Evet böyle defol! | Open Subtitles | ليس هكذا، ليس هكذا اخرجى من هنا |
| Böyle olmaz aptal! Önce gelip şunlara sarın! | Open Subtitles | ليس هكذا ، أيها الأبله ، تعال و ارتد الملابس الواقية اولا |
| Angel'in hep yanımızda yaşamasını istedim ama bu şekilde değil. | Open Subtitles | لقد رغبت دائما أن تعيش معنا إنجل ولكن ليس هكذا |
| Bunun gibi değil. Bunlar özgürlüklerini isteyen barbarlar değiller. | Open Subtitles | ليس هكذا إنهم ليسو همجيّين يريدون حرّيتهم. |
| Bak şimdi. - Öyle olmaz o iş. - Emin misin? | Open Subtitles | انظر ليس هكذا اللعنة , ايها الرقيب |
| Çocuklar, çabanızı takdir ediyorum ama Noel'in anlamı bu değil. | Open Subtitles | يا شباب, أنظروا أقدر لكم جهدكم لكن ليس هكذا على الكريسماس أن يكون |
| Mesele o değil. Sadece daha önce hiç okulu asmamıştım. | Open Subtitles | الأمر ليس هكذا, ولكني لم أتغيب عن المدرسة من قبل |
| - Sen kendin mi kurbansın? - O anlamda değil... öyle değil... | Open Subtitles | انت نفسك كنت الضحية لا ليس هكذا ليس هكذا |
| klasik patron hayır , öyle değil senin gibi güzel kızları götürebilmek için bar işletiyordur muhtemelen. | Open Subtitles | هذا طبيعي. لا, الأمر ليس هكذا. ربما يكون هذا سبب إدراته للحانة |
| olasılıkları incelemeliyim bak bu sikik bir denklem değil bizi derhal buradan çıkaracaksın aksi takdirde seni vururum öyle değil. | Open Subtitles | اسمعى هذة ليست معادلة اتصلى باحد يخرجنا الان او انت التى ستقتلى ليس هكذا |
| Tanrım, öyle değil. Göstermeme izin ver. | Open Subtitles | يا إلهي، ليس هكذا دعيني أُريكِ |
| öyle değil, seni aptal Ver onu bize. | Open Subtitles | ليس هكذا , أيها الأحمق أعطنى اياها |
| - böyle değil bu şekilde değil. - Evet böyle defol! | Open Subtitles | ليس هكذا، ليس هكذا اخرجى من هنا |
| - böyle değil. Uçakta ölüm-kalım'la ne demek istedin? | Open Subtitles | - ليس هكذا ماذا كنت تقصدين بأنها مسالة حياة أو موت ؟ |
| Onu başka şekilde cezalandıracağız, böyle değil. | Open Subtitles | ,سوف نعاقبه بطريقة آخرى ليس هكذا |
| Ama burada değil. Böyle olmaz. Delilik amına koyayım bu! | Open Subtitles | لكن ليس هنا، ليس هكذا هذا جنون بحق الجحيم |
| Ben de herkes gibi o şeyin gitmesini istiyorum ama Böyle olmaz. | Open Subtitles | انا اريد هذا ان يزال مثل اي واحد لكن ليس هكذا |
| Onun her an ölebileceğini biliyorduk ama bu şekilde değil. | Open Subtitles | عرفنا أنها ستموت في أي وقت و لكن ليس هكذا |
| Cinayet, katliam? Var ama bunu gibi değil. | Open Subtitles | هناك قتال و انتهاكات ألا يجب علينا المحاولة لايقاف هذا؟ بلى، علينا هذا، لكن ليس هكذا |
| Bu iş Öyle olmaz. | Open Subtitles | يا رجل ليس هكذا |
| Sorun bu değil anne. Ben gayet iyiyim. | Open Subtitles | الأمر ليس هكذا يا امى انا على ما يرام |
| Hayır, mesele o değil. Yani siktir, bu adamlar önemli birileri olabilir ama benim için hiç değerleri yok, tamam mı? | Open Subtitles | ليس هكذا, اعني اللعنة عليه هؤلاء الاشخاص قد يكونوا مهمين |
| O hiç öyle değildir! | Open Subtitles | إنه ليس هكذا على الإطلاق |