Önlem almakta hiçbir sorun yok tatlım. -Güvenlik seksidir. | Open Subtitles | ليس هناك عيب في كون المرء حذرًا يا حلوتي، فالوقاية مثيره |
Temkinli olmakta hiçbir sorun yok, tatlım. Güvenlik seksidir. | Open Subtitles | ليس هناك عيب في كون المرء حذرًا يا حلوتي، فالوقاية مثيره |
İşini yapan birinin zevk almasında kötü bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك عيب فى رجل سيتمتع بعمله |
Sağ kalmakta utanılacak bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك عيب في انك لازلت على قيد الحياة |
Evlât önümde diz çökmenin utanılacak bir tarafı yok. | Open Subtitles | يا فتى ليس هناك عيب في الركوع أمامي |
Karına karşı korumacı davranmakta bir yanlış yok. | Open Subtitles | ليس هناك عيب في كونك وقائيًا لزوجتك. |
Zeki olmanın yanlış bir tarafı yok. | Open Subtitles | ليس هناك عيب بكونك ذكياً |
Adamım, evdeki ikinci zeki insan olmada utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | اسمع يا رجل ، ليس هناك عيب لتكون ثان أذكي شخص في الشقة |
Yapma ama meraklı olmanın utanılacak bir yanı yok. | Open Subtitles | هيا ليس هناك عيب في ان تكوني فضوليه |
İnsanın yalnız bir uzmanlığı olması da utanılacak bir şey değil tabii. | Open Subtitles | حسنا، ليس هناك عيب في أخذ بعض الحرية |
Harika bir keşifte bulundum-- bu çocuklarda, sevgi ve güneş ışığı ve yemek ve coşku ve Herbie'nin müziğinin tedavi edemeyeceği bir sorun yok. | TED | لقد حققنا اكتشافا مذهلا -- ليس هناك عيب في الاطفال لايمكن للمحبة وضوء الشمس والطعام والحماس وموسيقى هيربي ان تشفيه. |
Bende bir sorun yok. Sorun onda. | Open Subtitles | ليس هناك عيب فيّ العيب فيها |
Bunda bir sorun yok. Bana baksana. | Open Subtitles | ليس هناك عيب في ذلك |
İşini yapan birinin zevk almasında kötü bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك عيب فى رجل سيتمتع بعمله |
Sağ kalmakta utanılacak bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك عيب في قيد الحياة. |
İncinebilir olmanın utanılacak bir tarafı yok. | Open Subtitles | لا ، ليس هناك عيب في كونك مكشوفة |
Kırılmış bir adam olmanın utanılacak bir tarafı yok. | Open Subtitles | ليس هناك عيب في كونك رجل مفطور |
- Sistemimde bir yanlış yok. | Open Subtitles | ليس هناك عيب في تنظيمي |
Bak, bunun yanlış bir tarafı yok. | Open Subtitles | اسمع، ليس هناك عيب في ذلك. |
Gitmen gerekiyorsa gidebilirsin, utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | إذا كنت بحاجة إلى ترك ، الرقيب ، ليس هناك عيب في ذلك. |
Saklamaya çalıştı ama ona da söyledim, Sam'e de üzgün hissetmenin utanılacak bir yanı yok. | Open Subtitles | لقد حاول إخفاء الأمر لكنني أخبرته و أخبرتُ (سام) بأنه ليس هناك عيب بالشعور بالحزن |
Beni öldürmeye geldiğini biliyorum Aramis. Yenilmek utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | أعلم بأنك جئت لتدمرني، "آراميس" ليس هناك عيب في الهزيمة. |