| Bu, kızların hayatta elde edebilecekleri en büyük şans. Oraya çıkıp her gün dans edeceğiz. Beni muhteşem bir sanatçıya döndürmenin anlamı yok. | Open Subtitles | هذه أكبر فرصة تحصل عليها الفتيات ليس هناك فائدة من جعلي فنانة متميزة |
| Uzaktan ateş etmenin, boşuna mermi harcamak dışında bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من التصويب البعيد أنت فقط تضيع ما لديك من طلقات |
| Rezilliğe açık hedef olarak burada kalmanın bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة في البَقاء باالخارج هنا كهدف عامّ إلى الإذلالِ |
| Bir faydası yok. Siz gençler benim için fazla zekisiniz. | Open Subtitles | حسناً , أرى أنه ليس هناك فائدة فأنتم أذكياء جداً أيها الفتيان بالنسبة لي |
| Geçmişte neler olduğunun dedikodusunu yapmanın kimseye faydası yok. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من إخْبار الحكاياتِ من الذي إنتهى و اتعمل |
| Anne, araman faydasız. | Open Subtitles | أمي، ليس هناك فائدة من الإتصال. |
| Üste değil, içeri girmenizin bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس في القاعدة, ليس هناك فائدة من دخولكم |
| Geri alamayacağım bir şeyi özlemenin anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من أفتقاد شيء لا يمكنك أستعادته |
| Bunları saklamanın bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من الإحتفاظ بهذه الأوراق |
| Bethlehem çevresinde dolanmanın artık anlamı yok. Bütün hanlar dolu. | Open Subtitles | اسمع ليس هناك فائدة من البحث في بيت لحم |
| Bağırmanın bir anlamı yok. Ben çoktan denedim. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من الصراخ،لقد حاولت |
| Artık konuşmanın bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة بالكلام بعد الآن |
| Kendinden şüphe etmenin anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من التخمين الثاني لنفسكِ |
| bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من ذلك |
| Simon... hiçbir anlamı yok. | Open Subtitles | سايمون؟ ليس هناك فائدة |
| Boş yere ağlayıp sızlanmanın faydası yok. | Open Subtitles | حسنا, ليس هناك فائدة من البكاء على اللبن المسكوب. |
| Kendimizi aptal yerine koymanın faydası yok, Henry. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة أن "نغفل أنفسنا يا " هنرى |
| Anlatmanın da bir faydası yok. | Open Subtitles | و ليس هناك فائدة من توضيح الأمور أيضاً |
| Ama bu sınırların altını çizmenin faydası yok. | Open Subtitles | لكن ليس هناك فائدة من توضيح القيود. |
| Kaçmanın bir faydası yok. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من محاولة الفرار |
| Anne, araman faydasız. | Open Subtitles | أمي، ليس هناك فائدة من الإتصال. |
| Kız kardeşini aramak faydasız mı? | Open Subtitles | ليس هناك فائدة بالبحث عن اختك ؟ |