| yakışıklı değil belki ama itici de değil. | Open Subtitles | ربما ليس وسيماً لكن بالتأكيد ليس بغيضاً. |
| Biliyorum bu sizin zevkinize de bağlı bişey klasik bir yakışıklı değil ama bence fena sayılmaz. | Open Subtitles | فهو ليس وسيماً بالمعنى المعهود لا أقول ذلك |
| Ama itici olacak kadar da yakışıklı değil. Bilirsin, bir bira içmek isteyeceğin tarzda biri. | Open Subtitles | ولكن ليس وسيماً جداً حتّى يكون خبيثاً إنّه من نوع الرجال الذين ترغب بتناول البيرة معهم |
| İnsanların yakışıklı olmayan, 40 yaşındaki bir sürücü öğretmeniyle çıktığımı düşünmelerini istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد الأطفال في المدرسة أن يظنوا بأني أواعد معلّم قيادة بعمر الـ 40 سنة ليس وسيماً حتّى. |
| Çok hoş ama yakışıklı olmayan barmen bana karşı çok nazikti bu gece. | Open Subtitles | ساقي لطيف جداً لكن ليس وسيماً كانبغايةاللطفمعي الليلة. |
| O kadar da yakışıklı değil. | Open Subtitles | إنّه ليس وسيماً هل تريدين سماع رأيي؟ |
| yakışıklı değil demiştin. | Open Subtitles | أظن قلت أنه ليس وسيماً هل هذا هو الرجل؟ |
| Benim kadar yakışıklı değil. | Open Subtitles | إنه ليس وسيماً مثلي. |
| Endişelenme, artık yakışıklı değil. | Open Subtitles | لا تقلقي، ليس وسيماً بعد الآن. Handsy. |
| - Dedikleri kadar yakışıklı değil. | Open Subtitles | ليس وسيماً كما يحسبه الناس. |
| Anne, o yakışıklı değil. | Open Subtitles | والدتي, إنه ليس... وسيماً. |
| Çok yakışıklı değil, fakat... | Open Subtitles | ...ليس وسيماً للغاية ولكنه |
| Andrew senin kadar yakışıklı değil. | Open Subtitles | (أندرو) ليس وسيماً بقدرك |