| O da bu fıçılara klorat eklemeye karar verirseniz bu işi sizin için yapacak deli kimyageri nerede bulacaksınız? | Open Subtitles | والذي هو، من أين تأتي بكيميائي مجنون كفايةً ليعمل لصالحك، إذا أردت إضافة ملح حمض الكلوريك اللعين لهذه البراميل |
| Buna karşılık, Anuradhapura şehrinin sulama sistemi, etrafındaki orman ile uyum içinde çalışmaya göre tasarlanmıştı. | TED | على العكس من ذلك، تم تصميم نظام الري في أنورادابورا ليعمل بتناسق مع الغابة المحيطة. |
| Şimdi neden sana daha yetenekli bir başka memur bulmuyoruz beraber çalışacak. | Open Subtitles | والآن لم لانجد لك ضابطاً أكثر كفاءة ليعمل معك ؟ |
| bunun işe yaraması için, gereksiz bütün ağırlıklardan kurtulmalıyız. | Open Subtitles | ليعمل هذا علينا أن نفقد أي كتلة غير ضرورية |
| Ve bu bilgisayar sadece tek şeyi yapmak üzere programlandı, bu da eğer fareyi oynatırsanız, fare ekranda değişiyor. | TED | و هذا الكمبيوتر مبرمج ليعمل شيئا واحدا، و هو: اذا حركت فأرة الكمبيوتر، فان شكلها يتغير في الشاشة |
| KGB'nin kendi projelerinde çalışması için bir bilim adamını kaçırdığını düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا مؤمن بأن الأمن السوفييتي اختطفوا العالم ليعمل على مشروع يخصهم |
| İnsanlar doğru şeyler yapmaya isteklidir. | Open Subtitles | الناس الذي مساعدون ومتلهف ليعمل الشيء الصحيح، |
| Belli ki Belphegor üzerinde çalışmak için kendini uyanık tutuyordu. | Open Subtitles | من الواضح أنه ابقى نفسه مستيقظا ليعمل على لغز بيلفيجور |
| Mulder, burada yapacak işimiz kalmadı. | Open Subtitles | مولدر، نظرة، هناك لا شيء أكثر لنا ليعمل هنا. |
| Steril malzeme ve doğum yapacak temiz bir yere de. | Open Subtitles | سويّة مع التجهيزات المعقّمة ومكان نظيف ليعمل هذا التسليم. |
| Herkes kim olduğunu öğrenmeye çalışıyor, çünkü yayımlayacağı makale için ayak işlerini yapacak bir stajyer seçecek. | Open Subtitles | حسناً, الكل يحاول معرفة من هو, لأنه.. سيختار طبيب مستجد.. ليعمل البحث الطبّي للمقال الذي سينشره.. |
| Sürekli bana işkence ederken çalışmaya nasıl zaman buldu? | Open Subtitles | كيف يجد كل هذا الوقت ليعمل بينما هو يقضي وقته في مضايقتي؟ |
| Onu oraya çalışmaya gönderdim. Benim gözüm ve kulağım oldu. | Open Subtitles | أرسلته ليعمل هناك، ليكون أُذني وعيني هناك |
| Bir set nükleer tetikleyicisi var ve eski nükleer bilimci Peter Evans'ı kendi için çalışmaya zorluyor. | Open Subtitles | لديه أيضا مجموعة من المشغلات النووية وهو يجبر عالم نووي سابق اسمه بيتر ايفانز ليعمل لصالحه |
| İhtiyacın olan alet edevatı, bir ağaç kütüğü ve yanı başında çalışacak konuşan bir kuzgun alıyorsun. | Open Subtitles | لديكِ الأدوات الأساسية و لوح من الخشب و قندس يتكلّم ليعمل إلى جانبك. |
| Adli tabip takımımız olay yerinde çalışacak. | Open Subtitles | . سيبقى فريقنا الجنائيّ ليعمل على مسرح الجريمة |
| Daha bir çocukken başını belaya sokacak bir sürü işe bulaştı. | Open Subtitles | حصل على وظيفة ليعمل نفس الأشياء التى كانت تسبب له المشاكل عندما كان طفلاً |
| Bunu yapmak için 20 kişi lazım. | Open Subtitles | لا نملك القوة الكافية لهذا نحتاج لـ 20 رجل ليعمل الحقل |
| Birisini yanımda hizmetçi olarak çalışması için yanımda getireceğim. | Open Subtitles | على أيّةِ حال، فإنى أفكر فى إحضار أحدهم معى المرة القادمة ليعمل هنا كخادم |
| Kontratımda da görebileceğiniz gibi, sistem tam faaliyete geçene kadar, gizli denemeler yapmaya yetkim var. | Open Subtitles | و أعتقد بأنك لو نظرت لعقدى سترى بأن من حقى إجراء أى إختبار فجائى للنظام حتى يوم تسليم النظام ليعمل كاملا |
| Efendinin demek istediği, burada çalışmak için kimsenin kalmadığıdır, ve o da yeni makinalar kiralamak zorunda kaldı, tahıl için para ödedi, hepinizin yaptığı gibi. | Open Subtitles | ما يعنيه السيد أنه لم يكن هناك أحد ليعمل هنا لذا,أضطر ليؤجر ماكينات جديدة والتى دفع ثمنها بالحبوب كما يفعل معكم جميعاً |
| Birinin ajan polis olarak görev yapması için kafadan bayağı çatlak olması lazım. | Open Subtitles | عليه أن يضع خوذة على رأسه ، قياس جبر النار ليعمل متخفيا |
| Benim ve onun böyle dediğini farzediyorum. Dikkat! Depoda çalışabilecek birini tanıyan var mı? | Open Subtitles | إنتباه ، هل يعرف أحدكم شخصاً ليعمل بالمستودع ؟ |