| Eğer söylenenler doğruysa, bir şekilde gövde gösterisi yapacak. | Open Subtitles | و إذا كان صحيحا ما يقولون , سأجبره على المثول ليفعلها بأي طريقة |
| Kör bir adam bile yapacak binlerce şey bulabilir. | Open Subtitles | حتى الرجل الأعمى بإمكانه أن يرى ألاف الأشياء ليفعلها |
| Gün başlamadan yapacak işleri olduğunu söyledi,bu yüzden erkenden gitti. | Open Subtitles | قال انه عنده بعض الأشياء ليفعلها قبل أن يبدأَ اليوم، لذلك ذهب مبكراً |
| Kolay olsa herkes yapardı zaten. | Open Subtitles | فالجميع كان ليفعلها لو كان الأمر هينٌ |
| Kim olsa yapardı. | Open Subtitles | أي شخص كان ليفعلها |
| Yoksa böyle bir şeyi senin önünde yapmazdı. | Open Subtitles | لم يكن ليفعلها أمامك |
| O yapmadı. Asla yapmaz. Bana anlattı ve ben de inandım. | Open Subtitles | إنه لم يفعلها، لم يكن ليفعلها لقد أخبرني بذلك وأنا صدقته |
| Seni yapmak için 15 farklı yol düşünüyor? | Open Subtitles | فهو يفكر فحسب بـ15 طريقة مختلفه ليفعلها بكِ |
| - Oğlumun ölü beyaz adamın müziğini öğrenmekten başka yapacak daha önemli işleri var. | Open Subtitles | أبني لديه أشياء أكثر أهمية ليفعلها أهم من تعلم موسيقى البيض القديمة |
| Bir cadı kaprislerine kovalayan daha yapacak daha iyi şeyler elde edilir biri. | Open Subtitles | شخص لديه أشياء أفضل ليفعلها . من ملاحقة ساحرة |
| Bırak da imzalasın. Eminim yapacak şeyleri vardır. | Open Subtitles | دعيه فقط يقوم بالتوقيع أنا واثق أن لديه أمور أخرى ليفعلها |
| Şimdi, bunu zor yoldan yapacak olan kişinin sırası geldi. | Open Subtitles | الان انه الوقت شخص آخر ليفعلها بالطريقه الصعبة. |
| Ama kesin olan bir şeyler var ki o bile bunu yapacak kadar aptal değildi. | Open Subtitles | ، لكنّ هنالك أمور معينة . حتّى هو لم يكن أحمقاً بما يكفيّ ليفعلها |
| Ya bunu tek başına yapacak kadar çaresiz kalacak ya da servetinden vazgeçip kaçacak. | Open Subtitles | إما أنه في وضع مستميت ليفعلها وحده أو يرغب بإحاطة ثروته والهرب |
| Herkes aynı şeyi yapardı. | Open Subtitles | أي أحد غيري كان ليفعلها |
| Curtis, ona gidip yüreğinden gelerek bunun sen ve grup için ne kadar önemli olduğunu söyleseydin yapardı. | Open Subtitles | (كيرتس), هل ذهبت إليه وقلت له من قلبك... كم كان ذلك من المهم لك وللفرقة؟ كان ليفعلها |
| - Anında yapardı. | Open Subtitles | -كان ليفعلها فى لحظة |
| Ama gitmem gerek. Bill olsa benim için yapardı. | Open Subtitles | يجب عليّ الذهاب كان ليفعلها (بيل) لأجلي |
| - Bucky de aynısını yapardı. | Open Subtitles | - كان ليفعلها لأجلي |
| Tamara'nın yaşadığını bilseydi belki bunu yapmazdı. | Open Subtitles | ربّما لم يكن ليفعلها لو كان يعلم أنّ (تمارا) حيّة |
| Yani, yapmazdı işte. | Open Subtitles | لم يكن ليفعلها. |
| Asla yapmaz. Bana anlattı ve ben de inandım. | Open Subtitles | إنه لم يفعلها، لم يكن ليفعلها لقد أخبرني بذلك وأنا صدقته |
| Bir yerleşik bunu yapmak için normaldir . | Open Subtitles | انها امر عادى بالنسبه لطبيب مقيم ليفعلها |