| Bir takım hasta üzerinde cihazı test ederken farkettim ki bütün Gece çorapla uyumak istemeyenler için bir çözüm bulmam gerekiyordu. | TED | اختبار الجهاز على عدد من المرضى جعلني أدرك أني بحاجة لأخترع حل للناس الذين لا يريدون ارتداء جوارب أثناء النوم ليلًا. |
| Kendim icin yaparim. ...ya da isi kaybederiz bu Gece. | Open Subtitles | لذا إما أن أفعل ذلك بنفسي أو نخسر عملنا ليلًا. |
| Sadece akşam yiyebildiğin için bu Gece izin almam gerek. | Open Subtitles | لكن طالما العشاء وجبة لا يمكنك عمليًّا تناولها إلّا ليلًا |
| Devlet üniversitesinde akşam eğitimi görmüş hukuk okumuş, iyi bir aile babası. | Open Subtitles | ذهب الى الكلية ليلًا كلية الحقوق، رجل يكرس حياته للأسرة |
| Fakat öldü. güneş doğarken bile tek görebildiğim şey karanlık. | Open Subtitles | لقد ماتت، وبرغم أنّ الشمس" "ساطعة، إلّا أنّي لا أرى إلا ليلًا |
| Ne olduğunu biliyorum. Evdeki hizmetkarımız Gece avlanan şeytanlardan bahsediyor | Open Subtitles | أعي ماهيّتك، خدم القصر جميعًا يتحدّثون عن شياطين يصطادون ليلًا. |
| O Gece ilerleyen saatlerde, bir civarı üç numara da aynı yerde birlikteler. | Open Subtitles | وبعدها ليلًا بوقت متأخر حوالي الواحدة صباحًا ثلاثتهما كانوا مرتبطين في نفس المكان |
| Bu etki Gece serinliği ya da radyasyonel soğuma olarak bilinir. | TED | هذا تأثير يُعرف بتبريد السماء ليلًا أو التبريد الإشعاعي. |
| Örneğin, şuanda bir hastanın Gece gezinme sıklığı ile onun günlük diyet ve aktiviteleri arasındaki ilişkiyi inceliyorum. | TED | على سبيل المثال، حاليًا اختبر العلاقة المتبادلة بين تكرر تجوال المريض ليلًا ونشاطه اليومي ونظامه الغذائي. |
| Cihazımın, Gece vakti, büyükbabamın ayakta gezindiğini ilk yakalayışı asla unutamayacağım bir şey. | TED | الشيء الذي لن أنساه أبدًا هو حين كشف جهازي لأول مرة تجول جدي ليلًا. |
| Bunun yerine, şehrin merkezindeki forumun yanında bulunan tapınağında Gece gündüz yanan ateş, onu temsil ediyordu. | TED | وبالمقابل، فإنها ممثّلة بشعلة تلتهب ليلًا ونهارًا في معبدها الواقع بالقرب من المنتدى في مركز المدينة. |
| Sonra hatırladığım, gündüz lise son sınıf öğrencisiyken Gece canlı izleyiciler karşısında güreşiyordum. | TED | وأول ما أذكر بعدها، أنني كنت طالبًا في المدرسة الثانوية نهارًا ومصارعًا أمام الجماهير مباشرة ليلًا. |
| Mesela, Dünya'nın Gece uzaydan çekilmiş fotoğrafını kullanarak gezegenimizin ve üzerindeki her şeyin yüzeyini hesaplamak isteseydiniz | TED | مثلاً، إذا أردت أن ترسم خارطة لسطح كوكبنا، وكل ما عليه مستخدمًا صورة الأرض هذه من الفضاء ليلًا. |
| Gece gündüz birkaç defa telefon etmiş ama cevap veren olmamış. | Open Subtitles | اتصلت عدّة مرّات ليلًا ونهارًا.. ولكن لا أحد يجيب |
| Gece çalışacağımı bilmek tüm günümü rezil etmeye yetiyor. | Open Subtitles | معرفتي بأن علي العمل ليلًا يفسد عليّ النهار بأكمله. |
| Neyse o Gece en azndan ben Gece sanyordum uzanp göz bagn çözdüm ve gördügüm... | Open Subtitles | لكن على أي حال.. تلك الليله. الذي أذكره أنه كان ليلًا |
| Etrafı sabah akşam gözlüyoruz ve bekliyoruz. | Open Subtitles | نراقب محيط موقعنا ليلًا ونهارًا وننتظر |
| Yarın akşam gelmezsen bacaklarından fazlasını kırarım. | Open Subtitles | ولكنّكَ إن لم تظهر غدًا ليلًا... ستُخاطِر بكسر أكثر من قدمك فحسب. |
| - Saat neredeyse akşam 9'a geliyor. | Open Subtitles | لقد قاربت التاسعة ليلًا تقريبًا. |
| Yani ücra bir köyde olsanız bile güneş panellerinizle pilleri şarj edebilir ve böylece bütün köye elektrik sağlayabilirsiniz. | Open Subtitles | فيمكن أن يكون لديك قرى بعيدة معتمدة على الطاقة الشمسية عن طريق شحن البطاريات وحفظها ليلًا عند غروب الشمس وبهذا يكون لدى كل قرية طاقة |
| geceleyin ormanın büyülü ortamının farklı grupların arasındaki sınırları bulandırması tuhaf sonuçlar doğurur. | TED | المكان السحري بالغابة ليلًا يعطل الحدود بين المجموعات المنفصلة، وبنتائج غريبة. |
| Ama pek çok söylentiye göre geceleri garip şeyler oluyormuş. | Open Subtitles | لكن ثمّة إشاعات كثيرة وهمس بأن أمورًا غريبة تحدث ليلًا. |