| Hapishanede ya da Orta Çağ'a ait bir işkence odasında değiller. | Open Subtitles | هم لَيسوا في السجنِ أَو فى غرفة تعذيبِ من القرون الوسطى. |
| Bunlar siyasi suçlular, adi suçlu değiller | Open Subtitles | هؤلاء مجرمين سياسيينَ. لَيسوا مجرمين إجتماعيينَ |
| Arkadaş bile değiller. Dediğimi anlıyor musun? | Open Subtitles | هم لَيسوا أصدقاءَ، إعرفْ أَيّ أنا متوسط؟ |
| Seninkiler gibi tertemiz değiller, çünkü onları gerçekten kullanıyorum. | Open Subtitles | هم لَيسوا بدون بُقعَّ مثل لكم لأن أَستعملُهم في الحقيقة. |
| Moğol savaşçılarım pek zeki değildir... ama sadıktırlar. | Open Subtitles | محاربو المنغول لَيسوا لامعين جداً لَكنَّهم موالين |
| doğru, namuslu ve iyi değillerdir | Open Subtitles | لكن الرجالَ في مانهاتن لَيسوا بسيطين، الرجال البسيطين المستقيمين هم امثالنا |
| Randy, kızların şişman olmadıklarını kanıtlamaları için fotoraf göndermeleri gereken bir yerden daire kiralamayacağız. | Open Subtitles | راندي نحن لن نأجر أي شقة حيث هم يَطْلبونَ مِنْ البنات إرْسال الصور لإثْبات بأنهم لَيسوا سمينون. |
| O insanlar komik değiller. | Open Subtitles | هو لَيسَ مضحكَ. هؤلاء الناسِ لَيسوا مضحكينَ. |
| Afrika böyle şeylere çok hassas, ve başka şeylerde bu kadar hassas değiller. | Open Subtitles | أفريقيا صارمةُ جداً حول هذه الأشياءِ، وهم لَيسوا صارم حول أيّ شئِ. |
| Bu şortlardan bana Dennis bahsetti o yüzden kenar mahalle işi değiller. | Open Subtitles | دنيس أخبرَني عن هذه النقائصِ. هم لَيسوا نفاياتاً بيضاءاً. |
| Mekanik sorun, sis ya da türbülans yüzünden olabilir, emin değiller. | Open Subtitles | كَانَ يمكنُ أَنْ يَكُونَ عطل ميكانيكي، هم لَيسوا متأكّدينَ. |
| Düşmanları olan insanlardan değiller. | Open Subtitles | هم لَيسوا نوع من الناس الذين لديّهم أعداء |
| Hayır, öylesine insanlar işte. Bir Pond değiller ki! | Open Subtitles | لا، انهم فقط ناس انهم لَيسوا مثل عائلة بوند |
| Baba affet onları yaptıkları şeyin farkında değiller. | Open Subtitles | الأبّ، إغفرْ لهم، ليَعْرفونَ لَيسوا ما هم يَعملونَ. |
| Bizim anladığımız anlamdaki bilince sahip değiller. | Open Subtitles | إنهم لَيسوا جزءَ من الشعور كما نعلم |
| - Adamların hala yerlerinde değiller mi? - Olacaklar. | Open Subtitles | رجالكَ ما زالوا لَيسوا في الموقعِ؟ |
| Olmaz. Benim dişlerim değiller. | Open Subtitles | هذا غير عادلَ إنهم لَيسوا أسنانَي |
| Eski adreslerinde değiller. | Open Subtitles | هم لَيسوا في عنوانِهم القديمِ. |
| Bu adamlar... Onlar bize yardım etmek için burada değiller. | Open Subtitles | ...هؤلاء الرجال لَيسوا هنا لًيسوا هنا ليساعدونا |
| Gerçek hayatta, insanlar boya küpü değildir. | Open Subtitles | في الحياةِ الحقيقيةِ، الناس لَيسوا صَبغَ بالفرشاة الهوائية. |
| Tatlım, erkekler o kadar zeki değillerdir. | Open Subtitles | حبّيبتى، الرجال لَيسوا أذكياء بما فيه الكفاية لفعل ذلك |
| Evet, burada olmadıklarını biliyoruz. | Open Subtitles | حَسناً، نَعْرفُ بأنّهم لَيسوا هنا. |