"مأساةً" - Translation from Arabic to Turkish

• trajedi
• trajediyi
• trajediydi

Hayır, bu bir trajedi değildi. Bu bir suçtu.
لا ، هذه لم تكن مأساةً بل كانت جريمة مُرتكبة

Ve ben trajedi geçiren herkes biri için söylüyorum.
وأغنّي لكل من واجه مأساةً في حياته.

Biliyorum ki ikiniz de babama ihanet etmeyi onu öldürmeyi, kaçınılmaz bir trajedi olarak görüyordunuz ama ben öyle görmüyorum, ve hiç görmeyeceğim de.
أنا أعرف بأنّكما تعتقدان بأنّ خيانتكما لوالدي و قتله كان مأساةً لا بدّ من حدوثها, و لكنني لا أرى الأمر بهذه الصورة, و لنْ أفعل أبداً

İçindeki bir parçanın olsun bu olaydaki trajediyi görmediğine inanmayı reddediyorum.
أرفضُ تصديقَ أنّه ليس بداخلكِ ما يرى مأساةً فيما حدث.

Bir trajediyi alıp kendi çıkarların için kullandın.
{\pos(190,210)}أخذتِ مأساةً و استغللتِها لمصلحتك اليوم

Havarilerine göre, bu tam bir trajediydi. Çünkü resmin tamamını göremiyorlardı.
بالنسبة لأتباعه، كانت مأساةً لأنهم لم يستطيعوا رؤية الصورة الأكبر

Kraliyet ailesinin unutmak istediği türden bir trajediydi.
وقد كانت مأساةً أرادت العائلة الملكيّة نسيانها

Bu çok büyük bir trajedi olurdu.
تلكَ ستكونُ مأساةً عظيمة

Pala Alto'da avukatlık yapan Sam Sheridan güzel bir akşam yemeği umarak eve döndüğünde onu bekleyen bir trajedi ile karşılaştı.
"بالو ألتو" المحامي (شريدان سام)، عاد إلى منزله آملاً بأن يقضي وقت عشاء ممتع مع عائلته ولكنه وجد مأساةً منتظرته بدلاً من ذلك

Kiliseyi doldurmak için bir trajedi lazımmış.
-امتلاء الكنيسة يتطلّب مأساةً .

Görevime geri dönmek zorundayım insanlık tarihindeki eşi benzeri olmayan bir trajediyi önlemek için güvensizlik ve kibirden doğmuş Başkan Yardımcısı Jarvis'in trajedisi.
يجبأنيُعادتنصيبي... لأمنع مأساةً غيرَ مسبوقةٍ في تاريخ البشر مأساة وُلدتْ جرّاء عدم الأمان و استكبار (نائبالرئيس(رايموندجارفيس...

O günlerdeki her ölüm bir trajediydi.
كل موتٍ في ذلكَ اليوم كانَ مأساةً

Alçakça gerçekleştirilmiş bir trajediydi.
لقد كانتْ مأساةً و فعلٌ ينمّ عن الجبن