"مؤكّد" - Translation from Arabic to Turkish

    • kesin
        
    • garanti
        
    • doğrulandı
        
    • tekrar söyleyebilirsin
        
    Adli tıptaki yetkili kesin bir şey söyleyemeyeceğini belirtti ama kan kaybı, beklediklerinden azmış. Open Subtitles من دون رأس باقي ليتحدّث الطبيب الشرعي لا يمكنه إصدار قرار مؤكّد لكنّه يقول أنّه فقد دمّاً ، أقل مما كان متوقعاً
    Sığır pastırmasından iyi olduğu kesin. Open Subtitles مؤكّد أنّه أفضل من شرائح اللحم المجفّف، صدّقنني
    - kesin olan tek şey hiçbir şeyin kesin olmadığıdır. Open Subtitles "من المؤكّد أنّ لا شيء مؤكّد، وهذا أمر غير مؤكّد".
    Anlayacağın ister karşı koy, ister koyma, kesin olan bir şey var, arkadaşım: Open Subtitles سواء كافحتَ أم لا، هنالك أمر مؤكّد يا صديقي
    Artık hiçbir şeyi garanti saymıyorum. Open Subtitles أنا لن أحسب أي شيء على أنه مصدر مؤكّد بعد الآن
    Bu teori görüntüyü telefonuna kaydeden kişi tarafından da doğrulandı mı? Open Subtitles أذلك شيء مؤكّد من الشخص الذي ألتقط الفيديو بالهاتف الخلوي؟
    Adli tıptaki yetkili kesin bir şey söyleyemeyeceğini belirtti ama kan kaybı, beklediklerinden azmış. Open Subtitles من دون رأس باقي ليتحدّث الطبيب الشرعي لا يمكنه إصدار قرار مؤكّد لكنّه يقول أنّه فقد دمّاً ، أقل مما كان متوقعاً
    Seninle bu konuda kesin konuşmak isteyecektir. Open Subtitles مؤكّد أنّه سيريد التّحدّث معكِ بشأن الأمر.
    Bazılarına güveniyorum, bazılarına güvenmiyorum. Ama kesin olan bir şey var. Open Subtitles أثق ببعضهم، ولا أثق بالبعض الآخر، لكن ثمّة أمر مؤكّد
    Biz öldüğümüz zaman ne olacağını kesin olarak bilmiyoruz. Open Subtitles نحن لا نعلم بشكل مؤكّد ماذا سيحصل عندما نموت
    Biz öldükten sonra ne olduğunu kesin olarak bilmiyoruz. Open Subtitles نحن لا نعلم بشكل مؤكّد ماذا سيحصل لنا عندما نموت
    Çünkü senin odanı çocuk odası yapmam gerekir kesin. Open Subtitles لأنّني بحاجة إلى تحويل غرفتك إلى حضانة بشكل مؤكّد
    Çok kesin değil ama belli istisnalar var. Open Subtitles أعني، هذا ليس مؤكّد وهناك الكثير مِن الإستثناءات
    Hazırız, ama kesin bir anlaşma yapmak istiyoruz. Open Subtitles لكنّنـا نريد عقد الإتفـاق ذلك مؤكّد
    Lauren Mackalvey'i her kim öldürdüyse, kadına karşı tavrı olduğu kesin değil mi ? Open Subtitles من قتل لورين ماكالفي عنده a موقف مؤكّد نحو النساء، حقّ؟
    Ama kesin olan, onların şimdi burada olmadığı. Open Subtitles لكن هناك أمر مؤكّد بأنهم ليسو هنا الآن.
    Herhangi bir bebeğin içine olmadığı kesin. Open Subtitles ليس لتجسّد الأطفال، ذلك مؤكّد.
    Büyülü Orman'da oldukları kesin. Open Subtitles إنّهما في الغابة المسحورة هذا مؤكّد.
    Spartalıların ateş geçitlerine gitmesi zaferimizi garanti eder. Open Subtitles خبر سيّء؟ طالما الأسبرطيّون عند البوّابات الساخنة فإن نصرنا مؤكّد.
    Bu doğrulandı. Operasyonunu beni ortadan kaldırmak için kullandılar bu ilk girişimleri değildi. Open Subtitles هذا مؤكّد ، استخدموا عمليّتك لـ يحاولوا قتلي
    - tekrar söyleyebilirsin. - Çavuş? Open Subtitles نعم، يمكنني فعل ذلك هذا مؤكّد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more