| Hayır, hiçbir şey çalmadı. Tüm yaptığı benim için savaşmaktı. | Open Subtitles | لا لم يسرق إي شئ كل مافعله هو القتال من أجلي |
| - yaptığı şeyi ödemeli. Hayır, anlamıyorsun. | Open Subtitles | يجب أن يدفع جزاء مافعله ــ لا ، أنتى لا تفهمى |
| Ne yaptığını hatırlamıyorum ama Isobel tekrar tarih oldu. | Open Subtitles | لا أذكر مافعله عادت إيزوبيل لتصبح من الماضي |
| Evet ama bu yaptıklarını değiştirmiyor. Ve hükmünü de değiştirmiyor. | Open Subtitles | لا يغير ذلك حقيقة مافعله ولا يغير ذلك من عقوبته |
| Bunları paramparça ederek tırnaklarını mükemmel hâle getiriyor. Çünkü ataları da hayatta kalmak için aynısını yaptı. | TED | هي تقطع تلك الأشياء من أجل أن تحافظ على مخالبها حادة، لأن هذا بالضبط مافعله أسلافها من أجل استمرار النسل. |
| Ama onun bana yaptıkları, birbirimize yaptıklarımız yüzünden ondan ayrılamadım. | Open Subtitles | لكنني لم أستطع تركه بسبب مافعله بي .. مافعلناه لبعضنا |
| Patronunun yaptıklarından sonra bu anlaşmada iyi niyetli olmaya mecbur değilim. | Open Subtitles | لقد أخبرتكِ، بأنّ الحدود لن يكون لها معنى في هذه الصفقة بعد مافعله رئيسكِ |
| Sana ne yaptığı umurumda değil,. Beni hiçbir yere götürmüyorsun. | Open Subtitles | لايهمني مافعله لك ولكنك لن تصطحبني لأي مكان |
| Eminim yaptığı şeyi zorunlu olduğu için yapmıştır. | Open Subtitles | مؤكد أنه فعل مافعله مهما كان لأنه مضطراً |
| Cyrus'un Tyson'a yaptığı geçici değilmiş. | Open Subtitles | أياً كان مافعله سيرس بتايسون فلم يكن أمراً مؤقتاً |
| Teal'c'in bizler için yaptığı birçok şeyi takdirle karşılıyoruz. Ama onun bir sorumluluğu var. | Open Subtitles | نحن جميعاً , نقدر مافعله تيلك لأجلنا , سيدي وفي مناسبات متعددة , لكن هذا لايغير المسؤولية |
| Denilebilir ki Bay Kearns'ün tek yaptığı bunları yeni bir sıralama ile sunmaktı. | Open Subtitles | كل مافعله السيد كيرنس، هو ترتيبهم بنمط جديد، يمكنك قول هذا |
| Brogan'ın kendi oğluna ne yaptığını bir görebilseydin. | Open Subtitles | لو كان باستطاعتك رؤية مافعله بروغان بابنه |
| Kaleb babasının yaptığını yapabilirse, ne anlama geleceğini bir düşün. | Open Subtitles | لو أن كاليب استطاع فعل مافعله والده من قبله، فكرى بما يعنى هذا |
| Ve bu milyarderin hem sizin mülke hem adaya ne yaptığını görüyorum. | Open Subtitles | وأرى مافعله هذا الملياردير لأرضكم القديمة ومافعله للجزيرة. |
| Araştırmacıların bugün bu konuda yaptıklarını anlatacağım. | TED | حسناً، هذا مافعله الباحثون اللذين سوف أتحدث عنهم اليوم. |
| Senin babanın benim aileme yaptıklarını sen kendine yapacaksın ve cezanı çekecesin. | Open Subtitles | مافعله أبيـك في عائلتي منذ 40 عاماً سأفعله بك |
| Hukuk okudu, çok iyi bir kariyer yaptı, ailesini geçindiriyor. | Open Subtitles | أنظر إلى كل مافعله كلية الحقوق ، وظيفة رائعه يوفر من أجل عائلته |
| Ona yaptıkları yüzünden suçluluk ve utançla mahvolmuş. | Open Subtitles | سيطر عليه الإحساس بالذنب والعار بسبب مافعله |
| Umarım vaftiz kızıma yaptıklarından sonra aydınlığı bulur. | Open Subtitles | أتمنى أن يجدة الضياء . بعد مافعله بابنتي بالمعموديّة |
| Ve Chuck ne yaptıysa ona uygun bir ceza bulacağını biliyorum. | Open Subtitles | وأياً كان مافعله أنا متأكدة إنك ستجدين عقاب مناسب له |
| Eczacının babama yaptığının cezasını çekmesini istiyorum. | Open Subtitles | أريد لذلك الصيدلي أن يدفع ثمن مافعله لأبي |
| Babam yaptığından pişmanlık duyuyordur biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف أن اللورد والدي يجب أن يندم على مافعله. |
| Bunu, buranın senin için yaptıklarına karşılık bir ödeme say. | Open Subtitles | أعتبرها رداً للجميل لكل مافعله لك هذا المكان |
| Babanın ve yaptıklarının yüzünden zor zamanlar geçirdiğini biliyorum. | Open Subtitles | اعرف انك مررت باوقات صعبة مع ابيك ومع كل مافعله بك |
| Buna inanmam, Peder. Aynısı Ruslar da bize yapmıştı. | Open Subtitles | لا أصدق هذا , يا أبانا هذا مافعله الروس بنا |