| Çünkü kan bağı olsun ya da olmasın gerçek kardeşler bunu yapar. | Open Subtitles | ذلك هو مايفعله الاخوة الحقيقين سواء كانوا يملكون نفس الدم ام لا |
| Evet, biz arkadaşız, anne. İyi arkadaşlar da böyle yapar. | Open Subtitles | نعم , نحن صديقات , هذا مايفعله أعز الأصدقاء |
| Şu anda yaptığı tek şey bu ve bloglar sayesinde mümkün olabildi. | TED | هذا هو كل مايفعله الآن، وهو الشيء الذي جعلته المدونات ممكنا. |
| - Ama çok tuhaf. Beni ürkütüyor. - Tek yaptığı şey gözünü dikip bana bakmak. | Open Subtitles | انه غريب ,وكل مايفعله هو النظر الي بصوره مخيفه انه يخيفني. |
| Ama en önemlisi her iyi Yahudi çocuğun yaptığını yap Bar Mitzvah'yı. | Open Subtitles | لكن الأهم، افعل مايفعله كل شاب يهودي جيد. احصل على حفل بلوغ. |
| Çünkü o bunu hep yapıyor.Biz ondan daha iyiyiz. | Open Subtitles | لأن هذا مايفعله ـ نحن في حال افضل ـ لاتقل ذلك |
| Çünkü insanlar bunu taşınacakları zaman yapar. | Open Subtitles | حزم تلك الصناديق؟ لأن هذا مايفعله الناس عندما يرحلون |
| - Sen yenisin galiba. Sezar kötü haber getirenlere ne yapar bilmiyorsun herhalde. | Open Subtitles | أنت تعرف مايفعله القيصر لحاملي الأخبار السيئه؟ |
| Sven farklı basınçlar uyguluyor. Yabancı çocuklar böyle yapar. | Open Subtitles | سفين يستعمل صغطا مختلفا وهذا مايفعله الاولاد الاجانب |
| Nazik olmak istediklerinde insanlar böyle yapar. | Open Subtitles | هذا مايفعله الناس عندما يريدون ان يكونوا مهذبين |
| Bense burada apendektomi ve kolesistektomi yapıyorum çünkü genel cerrahlar bunu yapar. | Open Subtitles | وأنا هنا، أجري عمليات الزائدة والصفراء، لأنها مايفعله اختصاصي الجراحة العامة، |
| - Tamam. Sanırım ırksal biyologlar böyle yapar. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا مايفعله علماء الأحياء العرقية |
| Alt kattakilerin yaptığı gibi yapabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا فعل مايفعله الرجل بالأسفل مع إبنه |
| Hayır, tek yaptığı burada yatıp piposunu içmek. | Open Subtitles | لا , اكثر مايفعله هو الرقود وتدخين البايب |
| İş yerinde yaptığı tek şeyse hıyar arkadaşlarıyla çörek yemek. | Open Subtitles | وخلال الوظيفه كل مايفعله اكل الحلويات مع زملائه الحمقى |
| Bunu göstermemin sebebi oyunun ne yaptığını somutlaştırmaya ilişkin düşüncelerimi bir sıraya koymak. | TED | السبب في وضعي لهذا هو أنني أريد أن أصف أفكاري عن تجسيد مايفعله اللعب. |
| Onu bugün göremedim. Aslında uyandı ve biraz huysuz, uykusunu alamayınca yaptığı mızmızlığı yapıyor. | Open Subtitles | كما تعرف إنه غاضب حينما يفيق ويشتكي عندما ينام وهو مايفعله حالياً |
| İnsanlar aşık olur ve evlenirler. İnsanların yaptığı budur. | Open Subtitles | الناس يقعون في حب بعضهم ويتزوجون, هذا مايفعله الناس |
| Kakayı duvarlara sürüyor. ÇıIgın insanların yaptıkları bu. | Open Subtitles | يضع الفضلات على جدرانه هذا مايفعله المجانين |
| Öğretmenlerin işi budur bilirsin. Yemekte oldumu dayanamam. | Open Subtitles | تعلمين مايفعله المدرّسون, لا يمكنهم تحمّل نفقات الأغذية. |
| O dediğin köleler içindir, özgür insanlar için değil. | Open Subtitles | -لا -هذا مايفعله العبيد وليس الرجال الاحرار |
| İnsanlar sokaklarında pedofililerin yaşadıklarını öğrendiklerinde ne yaparlar biliyor musun? | Open Subtitles | تعرف مايفعله الناس عندما يعرفون أنهم يعيشون في حيهم، صح؟ |
| İşin hilesi sadece diğerleri ne yapıyorsa aynısını yapmakmış. | Open Subtitles | الحيلة هي مراقبة مايفعله الآخرون والقيام بما يفعلونه |
| Güven bana. İnsanların ne yaptıklarını, ne düşündüklerini | Open Subtitles | ثق بي , انا اعرف مايفعله الناس وبما يفكرون به |