| Hey kızım, sen patronun ne dediğini duymadın mı? | Open Subtitles | يا بنت، الا تَسْمعُين مايقوله الرئيس إليك؟ |
| O zaman herkesin seninle ilgili söyledikleri de doğru, öyle mi? | Open Subtitles | ،حسناً، أظن أن مايقوله الجميع عنكِ صحيحٌ أيضاً أليس كذلك ؟ |
| Evet. Yani, bu sosisin söylediği şeyler sadece bir teori. | Open Subtitles | نعم ما أقصده، ان مايقوله هذا السجق هو مجرد نظرية |
| Herkes öyle diyor zaten ama çoğu zaman kendimi hiç sevmiyorum ve kitap satışları için gerçekten iyi iş yapmam lazım. | Open Subtitles | هذا مايقوله الجميع ولكن أنا لا أحب نفسي في معضم الأحيان وأنا أريد أن أبدو بشكل جيد لأساعد في بيع الكتاب |
| İncil'de öyle yazıyor. Aynı zamanda Yehova'nın, sevgi olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | هذا مايقوله الكتاب المقدس يقول أيضاً أن الله هو الحب |
| -Çocuklara vuran adamlar hep böyle der. | Open Subtitles | صحيح، هذا مايقوله الرجال الذي يضربون الأطفال دائماً |
| Baban diyorsa güvenecek ve yapacaksın. | Open Subtitles | تحلي بالثقة فقط وأن مايقوله والدك هو الصحيح. |
| Yani bu Konsey'in dediğini yapmayacaksınız demek oluyor! | Open Subtitles | اذا الامر معك انت على مايرام عندما لاتتبع مايقوله المجلس |
| Dikkatli ol, oğlum. Minicu amcanın her dediğini yap. - Tamam. | Open Subtitles | حاذر يا بني وافعل كل مايقوله لك العم مينيكو |
| En güzel yerdeki insanların en kötü yerdekilere söyledikleri bu. | Open Subtitles | هذه مايقوله الناس في الأماكن الراقية للناس في الأماكن الرديئة. |
| söyledikleri dışında bir şeyin olduğuna ikna olabilmem için bir sırt çantası ve görünüşten daha fazlası gerekecek. | Open Subtitles | سيحتاج الأمر لأكثر من حقيبة ظهر ووسامة أن هذا فقط مايقوله هو |
| Şey, herkesin söylediği bu, o bir keşmiş. Ve büyük bir olasılıkla kovulacak. | Open Subtitles | حسنٌ، هذا مايقوله الجميع ، إنّها مدمنة ومن الممكن أن يتمّ طردها |
| Bir doktor veya avukat gibi biri değil belki, fakat söylediği şey etik değil. | Open Subtitles | مثل الدكتور والمحامي. لكن مايقوله أنه تصرف غير أخلاقي |
| Temelde, daha çok kırmızı lazım diyor. | Open Subtitles | مضمون مايقوله بأنه يحتاج إلى الأحمر بكثرة |
| Adamların yarısı senin için soğuk diyor zaten! | Open Subtitles | هذا مايقوله الشباب عنك ياعزيزتي |
| Hala sağ olması bir mucize. Herkes öyle söylüyor. | Open Subtitles | إنها معجزة أنها مازالت على قيد الحياة هذا مايقوله الجميع |
| Ateş edememişsin tetiği çekememişsin. En azından herkes öyle söylüyor. | Open Subtitles | لم تستطيعي ضغط الزناد عل الأقل، هذا مايقوله الجميع |
| Ama insanlar karşısındaki kırılmasın diye başta hep öyle der. | Open Subtitles | هذا مايقوله الناس في بادئ الأمر لذا لن يتأذى أي أحد. |
| Lütfen Tanrı aşkına ne diyorsa yapın. | Open Subtitles | أتوسل اليكم،إفعلوا مايقوله لكم. |
| Öyle yazıyor. | Open Subtitles | هذا مايقوله التقرير |
| Oğlumda bunu her zaman söyler fakat anneler günü yaklaştığında tahmin et bakalım kim benden bir kalıp pasta almamı ister? | Open Subtitles | أتعلم؟ هذا مايقوله لي ابني دائماً، لكن عند حلول عيد الأم يطلب مني أن أشاركه في ثمن وعاء لطهي المعكرونة كهدية لأمه |
| Belgeler daha önce de birçok doktorun Yiyecek ve İlaç Dairesi'nin şu anki yöneticisinin söylediklerini doğrular nitelikte. | Open Subtitles | عن صناعة التبغ طفت على السطح مؤخرا وثائق تؤكد مايقوله جراح أمريكي سابق والرئيس الحالي |
| Bana ne derlerse yapmam gerekir. Sen ailenin dediklerini yapmıyor musun? | Open Subtitles | أعني, عليّ عمل ما يقولانه لي, ألا تفعل أنت مايقوله لك والديك؟ |
| Diğerlerinin neler söylediğini duymak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الإنتظار لسماع مايقوله الآخرون |
| Yeni posterimin söylediğinin aksine orada durmaya dayanamıyorum. | Open Subtitles | رغم مايقوله لي الملصق الجديد فأنني أواجه مشكلة في التسكع هناك |