| Tek bildiğim, insanlar hasta olduğunda onları daha hasta ederek tedavi edemezsiniz. | Open Subtitles | ... كل ما أعرفه أنها حينما يمرض الناس لا تعالجهم بجعلهم يمرضون |
| bildiğim, hapisten çıkartıyor ve bir daha hapse geri dönmenizi engelliyor. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنها سوف تخرجك في أسرع وقت ولن تعود مرة أخرى |
| bildiğim, hapisten çıkartıyor ve bir daha hapse geri dönmenizi engelliyor. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنها سوف تخرجك فى أسرع وقت ولن تعود مرة أخرى |
| Tek bildiğim çok eski bir kamyonet olduğu, kahverengi, eski ve paslı. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنها شاحنة قديمة بنية و وسخة |
| Durumu nasıl? Tek bildiğim, partneriyle birlikte o da kazada yaralananlar içinde. | Open Subtitles | لا أعرف ما حدث ، ما أعرفه أنها وشريكها وقعا جرحى |
| Tüm bildiğim her ikisiyle de çıkıyor olduğu, sonra hamile kalınca babanı seçmiş. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنها كانت تواعد كلاهما حملت ، و اختارت والدكِ |
| Bu durumda tüm bildiğim, arkadaşımızın kemiklerini çıkartmak için yapılacak. kimsayal bir eritmenin 24 saat alacağı. | Open Subtitles | في هذه المرحلة، كل ما أعرفه أنها ستستغرق أربع وعشرين ساعة على الأكثر للمادة الكيميائية لتحليل صديقنا هنا وصولًا للعظام |
| Tek bildiğim yanından ayrıldığımda hayattaydı. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنها كانت على قيد الحياة عندما غادرتها |
| Tek bildiğim, biz daha dosyayı bilmezken, haftalar önce | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنها ذهبت إلى هوسكرتاتين باحثة عن مخططات مبنى الكابيتول |
| bildiğim kadarıyla, evet. | Open Subtitles | ما أعرفه أنها لا تزال تعتقد ذلك |
| Tek bildiğim yardıma ihtiyacı olduğunu söylediği ve onda-- | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنها تحتاج إلى المساعدة --وكان علي |
| Tüm bildiğim, hayatımı kurtarmış olduğu. | Open Subtitles | . كل ما أعرفه أنها أنقذت حياتي |
| Tek bildiğim onun bir kadın olduğu, ve hepsinin başının o olduğu. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنها إمرأه وهي المسؤوله |
| Tek bildiğim vakıf türü bir şey olduğu. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنها مؤسسة نوعاً ما. |
| Tek bildiğim şişesinin 12 bin dolar olduğu. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنها تُكلف 12 ألف. |
| Tek bildiğim benimle konuşmayacağı. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنها لا تريد التحدث إلي |
| Tüm bildiğim Los Angeles'dan Porto Alegre'ye geldiği. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنها سبق وبيعت في "لوس أنجلس" وانتهى بها المطاف في "بورتو أليغري"، |
| Bilmiyorum. Tek bildiğim, o ölmüş. | Open Subtitles | لا أدري، كل ما أعرفه أنها توفيت |
| Tüm bildiğim Laura'nın Cuma günü Diane Redfern ile bir öğle yemeği yediği. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنها يوم الجمعة (تناولت الغداء مع (دايان ريدفيرن |
| Tek bildiğim, adının Dunwich olduğu. | Open Subtitles | "كل ما أعرفه أنها تدعى "دانوتش |