| yaptıkları şey cezayı gerektiriyordu ama kanun uygulamaya çalışmak da öyledir, tamam mı? | Open Subtitles | ما فعلوه هو مستهجن، لكن ذلك هو عدالة القصاص، كل الحق؟ |
| İlk yaptıkları şey stratosferdeki bir balondan yerdeki bir antene bir Wi-Fi bağlantısı kurmayı denemekti. | TED | كان أول ما فعلوه هو الحصول على اتصال واي-فاي من منطاد في طبقة الجو العليا الى هوائي على الأرض. |
| Bu yüzden yaptıkları şey Newton'u sorgulamaları yerine... | Open Subtitles | فكان ما فعلوه هو أنه بدلاً من مسألة "نيوتن"، |
| Komşulara ateş edip, polisleri uyandırmaktan başka bir şey yapmadılar. | Open Subtitles | وكل ما فعلوه هو اطلاق النار بالحي واثارة انتباه الشرطة |
| Bizim yaptığımızdan farklı bir şey yapmadılar. | Open Subtitles | ما فعلوه هو ليس خلافاً بما قمنا به نحن |
| Bu yüzden yaptıkları şey şuydu, bir arkadaşlarının yüzme havuzuna gittiler ve Frank gülle veya bombalama şeklinde havuza atladı. | TED | وبالتّالي، ما فعلوه هو أنهم، ذهبوا الى مسبح أحد أصدقائهم، وقام (فرانك) بالغطس في المسبح. |
| yaptıkları şey, Monica Craig adlı bir kadın için ulusal parktan bu mezar yerini kiralamak. | Open Subtitles | ما فعلوه هو أنهم إستاجروا موقعًا للدفن{\pos(192,160)} من المنتزه الوطني لإمرأة تدعى (مونيكا كريغ) |