| Belki tüm ihtiyaçları olan şey biraz Noel ruhudur. | Open Subtitles | ربما كل ما يحتاجونه القليل من روح الكريسماس |
| İhtiyaçları olan şey ezici üstünlükte su geçirmez bir dava ki böylece herkes suçluyu savunsun. | Open Subtitles | ما يحتاجونه قضية سهلة، مكتملة الأركان بحيث يعترف الكلّ بالتهم. |
| Onların tank, mermi, bomba ve savaşacak adama ihtiyaçları var. | Open Subtitles | ما يحتاجونه من الدبابات والطائرات رصاص وقنابل وجنود |
| Onların tank, mermi, bomba ve savaşacak adama ihtiyaçları var. | Open Subtitles | ما يحتاجونه من الدبابات والطائرات رصاص وقنابل وجنود |
| Burada ihtiyaç duydukları şey bu işte | Open Subtitles | هذا ما يحتاجونه هنا |
| İhtiyaç duydukları şey bizde. | Open Subtitles | لدينا ما يحتاجونه |
| Siz galibiyetlerle gelmeye devam edin, ekibinize ihtiyacı olan her şeyi vereceğim. | Open Subtitles | استمر في الانتصار أكثر، وسأُعطي فريقكَ كلَّ ما يحتاجونه. |
| Onların hepsi içimizde, tüm istedikleri tutunacak bir yerlerinin olması... | Open Subtitles | كلنا لدينا واحد وكل ما يحتاجونه هو موطئ قدم السيطرة |
| Birkaç bin dolarla istediklerini elde edemezler, ama artık umutsuzlar ve mantıksız davranıyorlar. | Open Subtitles | بضعة الآف من الدولارات لا تحصل لهم على ما يحتاجونه و لكنهم الآن يائسين يفقدون العقلانية |
| Belki de hiç birini çalmadım, ihtiyaçları olan şeyleri verdim. | Open Subtitles | ربما لما سرقت أحداً إن أعطيتهم ما يحتاجونه |
| Bize zaten ihtiyaçları olan şeye sahip olduklarını söyledin. | Open Subtitles | كوندر : لقد قلت لنا أنهم سيكونون مستعدين لفعل ما يحتاجونه |
| Son ihtiyaçları olan şey yeni bir başlangıç. | Open Subtitles | اخر ما يحتاجونه هو ان يبدأ حياتهما من جديد |
| İhtiyaçları olan bir kaşık, biraz şeker ve saçmalıklarla dolu bir beyin böylece hayatın gereçleriyle donatılmış olacaklar. | Open Subtitles | كلُ ما يحتاجونه هو، ملعقة وبعض السكر ودماغ مليء بالتفاهة، وبذلك سيكونون مُعدين لمواجهة متاعب الحياة. |
| Sinirsel algoritmana ihtiyaçları var. | Open Subtitles | كل ما يحتاجونه هو الخوارزمية العصبية الخاصة بكِ |
| Ama en çok umuda ihtiyaçları var. | Open Subtitles | لكن أكثر ما يحتاجونه هو الأمل. |
| Üniversite eğitimine ihtiyaçları var. | Open Subtitles | بل ما يحتاجونه هو التعليم الجامعي |
| Belki de çoktan DNA'sını ele geçirdiler bile ki tek ihtiyaç duydukları şey bu. | Open Subtitles | فكل ما نعرفه الآن، إنهم يملكون حمضها النووي بالفعل... -ذلك كل ما يحتاجونه... |
| İhtiyaç duydukları şey o değil. | Open Subtitles | هذا ليس ما يحتاجونه |
| Bu anket herkesin ihtiyacı olan şeye erişmesini sağlayacak. | Open Subtitles | هذه الدراسة ستوفر لنا المعلومات المطلوبة لكي يحصل الجميع على ما يحتاجونه |
| Bu işin sonucunda... Bu ilaçları ihtiyacı olan hastalara tedarik ediyoruz. | Open Subtitles | الخلاصة هي أننا نوفر للمرضى ما يحتاجونه من الأدوية |
| Sandstorm'un bu binayı parçalamak için ihtiyacı olan tek şey, şuraya buraya bombalar yerleştirmek. | Open Subtitles | إذا زرعت المُنظمة قنابل هُناك وهُنا فهذا هو كل ما يحتاجونه لتدمير ذلك المبنى |
| İstedikleri şeyi alamadıkları sürece tehlikede değiliz. | Open Subtitles | حتى ذلك الوقت عندما ما يحتاجونه مني يحصلوا عليه لا خطر على حياتنا |
| Güzel bir şehir olduğunu düşünüyorlar. İstedikleri her şeye sahipler. | Open Subtitles | يعتقدون أنها مدينة رائعة لديهم كل ما يحتاجونه. |
| İnsanlara ihtiyacım olanı yaptırtmak için tam olarak duymak istediklerini söylerim. | Open Subtitles | أنا أقول للناس ما يحتاجونه بالضبط لسماع من أجل القيام بالضبط ما أنا في حاجة إليها للقيام به. |