| Ama takdir edersin ki bu onun ilk deneyimi ve bu yüzden de cesedi aniden önüne atmanın tam bir klişe olduğunu düşünemedi. | Open Subtitles | لكن اِعلم أن هذه أوَّل مرّة لها تعبث فيها مع امرئ لذا فهي لم تدرك أن مسألة صدمة إسقاط جثّة فكرة مبتذلة كليًّا. |
| Biraz klişe olacak ama baban da mı sokaklarda yaşıyor? | Open Subtitles | أكره أن أقدم فكرة مبتذلة لكن هل والدك بالشوارع؟ |
| Bu oyunu, romanlarımdan birinde kullanmıştım... editörüm bunun klişe olduğunu düşünüyordu. | Open Subtitles | لقد إستخدمتُ هذا الجهاز مرّة واحدة في واحدة من رواياتي ، ويعتقد محرري أنّها كانت مبتذلة |
| Bence tüm bunlar çok basmakalıp görüşler ve toplumumuzun klişeleri haline geldiler. | TED | أظنّ أنّها شائعة جدّا، لدرجة أنّها أصبحت صيغا مبتذلة لمجتمعنا. |
| Çünkü ben kaba ve cahildim, ama ona gerçeği söyledim. | Open Subtitles | لأننى كنت مبتذلة و جاهلة وقد قلت له الحقيقة |
| Silahlanma hakkı konusunda bizi kendi tarafınıza çekebilmek için "Kadınlar güvenliğe önem veriyor" gibi bayat laflardan fazlasına ihtiyacınız var. | Open Subtitles | ستحتاج لأكثر من حكمة مبتذلة لنقييم الأمن ويأخذنا بعيدًا عن وجهات نظرك على التعديل الثاني. |
| Bu sıradan bir hikaye değildir-- kurtuluştan sonra 70 lere kadar sahte evrak hazırlamaya devam etti. | TED | انها ليست قصة مبتذلة .. بعد التحرير استمر في عمله في التزوير حتى ال70 من عمره |
| klişe olması, doğru olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | مع أنها قيلت بصيغة مبتذلة لا يعني ذلك بأنها ليست صحيحة |
| Eğer ayakkabı uyuyorsa, giy gitsin. Al sana bir klişe daha. | Open Subtitles | إذا كان الحذاء مناسباً فارتده وتلك عبارة مبتذلة أخرى |
| Her şey burnunun dibindeydi, klişe, özür dilerim. | Open Subtitles | إنه أوضح من الشمس في رابعة النهار آسفة.. عبارة مبتذلة |
| Evet. Okunması da zor. "Ölüm kalım mücadelesi" ise biraz klişe kalmış. | Open Subtitles | نعم انها ملء الفم والرمي بالعواقب تبدو مبتذلة |
| Hayır Willie Earl. Ama o kadar klişe oldu ki artık. | Open Subtitles | لا يا ويلي إيرل، لكنها موسيقى مبتذلة تعلم ذلك |
| klişe bir laf olmasının yanında milyonlarca kadının mutsuz ve yalnız olmasının da sebebi ayrıca. | Open Subtitles | ليس فقط أنها مبتذلة لكنه السبب الحقيقي أن ملايين النساء هن غير سعيدات او غير مرتبطات |
| Biliyorum, çok klişe ama acayip lezzetliler lan. | Open Subtitles | اعلم, انها فكرة مبتذلة لكنها لذيذة للغاية, اتعلمون ذلك؟ |
| Kabul ediyorum güzeldi. ama ne biliyim çok klişe. | Open Subtitles | يبدو جيداً، أعترف لك بذلك لكنها فكرة مبتذلة |
| Olay sonrası basmakalıp sözler söylemekten memnundular, ''Erkek çocuktur yapacak.'' | TED | كانا سعيدين لتقديم تصريحات مبتذلة بعد ذلك. "سيبقى الأولاد أولادًا" |
| Tamam; havalı,seksi görün.Agresif,kaba olma sakın | Open Subtitles | قبل ان تكوني عدوانية وقحة لكن غير مبتذلة |
| Çok bayat bir espri oldu. Gerçekten özür dilerim. | Open Subtitles | نعم , النكتة مبتذلة , أعلم ذلك , آسف |
| Aslında biraz sıradan fakat yine de kötü görünmüyor. | Open Subtitles | قطعة صغيرة مبتذلة لكنها فعلاً لا تبدو سيئة جداً |
| Barnette Newman’ın, modern sanat dürtüsünün burjuva ve bayağı olarak düşünülen güzellik kavramını yıkmak olduğunu belirten ünlü bir sözü var. | TED | بارنت نيومان له مقولة شهيرة أن مبعث الفن الحديث هو شهوة تدمير معانى الجمال، التى اعتُبرت برجوازية أو مبتذلة. |
| Ve tabii ki: "Her şeyde bir güzellik bulurum " şahane bir klişedir. | TED | و بالطبع: "أجد الجمال في كل شيء" هي عبارة مبتذلة جداً |
| Çok klişesin. | Open Subtitles | أنت مبتذلة للغاية. |
| Sigara veya prezervatife ait müstehcen logolar yok. Sadece beyaz rengin üzerinde bayraklar. | Open Subtitles | لا شعارات مبتذلة للسجائر أو الواقيات الذكريّة، إنّما راية بيضاء خالية. |
| edepsiz, cahil ve çirkin. Eş olmaya uygun biri değil. | Open Subtitles | انها مبتذلة ، جاهلة ، قبيحة زوجة عـادية |