"مبهرجة" - Translation from Arabic to Turkish

• süslü
• gösterişli
• cırtlak
• cafcaflı
• daralmış

Papyonlu, süslü şapkalı ve silah çekecek yüreği olmayan bir adam mı?
مع أربطة عنق , قبعة مبهرجة ولا عصب لحمل بندقية؟

Ama belki bunları çok süslü bulabilir
لكنى إعتقدت ربما هذه الملاءة كانت مبهرجة جداً

Dolayısıyla gelinle yarışan süslü yapraklar olmayacak.
لَنْ يكون هناك خضرة مبهرجة تَنَافُس مع العروسِ.

Biraz gösterişli bir şey olabilir mi?
اذا يُمكنُ أَنْ تكُونَ مبهرجة إلى حدٍّ ما؟

Bir adama çamur atan gösterişli teoriler, hem de tanınmış bir şahsiyete tek bir sağlam kanıt zerreciği olmadan.
نظريات مبهرجة ستشوّه الرجل، ورجل ذو سمعة بدون أدنى دليل قاطع

Ayrıca üstünda Sarasvati resmi olan cırtlak bir aracı var dedim!
ويقود شاحنة مبهرجة مرسوم عليها ساراسواتي...

- Benim boylarımda, cafcaflı giyinen biri. - Bir sürü Larry tanıyorum.
انه فى حجمى, ويرتدى ملابس مبهرجة انا اعرف العديد من لارى

Hani şu "daralmış" duygularımızı anlatmak için kullanılan kelime mi?
, أليست تلك فقط كلمة مبهرجة للشعور بخيبة الأمل ؟

Siyahilerin kuaföründe "süslü" dersen bayağı bir süslü olursun! Bu süsten de fazlası.
حين تقول مبهرجة في صالون سود تحصل على مبهرجة

Büyük bir çiftliğinin, süslü bir havuzunun olması onun iyi bir adam olduğu anlamına gelmez.
فقط لأنه أصبح مزرعة كبيرة و بركة مبهرجة لا يعني هو رجل لطيف!

Yani temelde, prim için kullanılan süslü bir kelime? Gördün mü işte?
إذا,أساساً العلاوة هي كلمة مبهرجة,

Ben yokken süslü bir şeyler istemiş.
بينما كنت ذاهباً هي طلبت تسريحة مبهرجة

Mesela süslü bir masa saati ya da makinalı tüfek.
كساعة منضديه مبهرجة أو بندقية سرد

Rosa çarşafları kaldırdığımızı görünce hiç de süslü hissetmeyecek
. أعرف أين تضع (روزا) الملاءة التى لا تبدو مبهرجة جداً

Yarı kıçlı bir izci, gösterişli bir arabada tanıştılar.
عارض أزياء معتوه تقابلت معه في سيارة مبهرجة.

Harika final. Benim için biraz gösterişli.
قصة رائعة، نهاية عظيمة، مبهرجة نوعاً ما بالنسبة لي.

Daha gösterişli bir kravata ihtiyacım olabilir.
أنا بحاجة إلى ربطة عنق مبهرجة

Fazla cırtlak. Sen giyemezsin.
مبهرجة جدا ليس هنالك ما يمكنك لبسه

Duvarda göze çarpan bir yeri işgal edeceğini biliyordum ve bunu civardaki bir cafcaflı ama tekdüze bir ressamın yapmasını istemedim.
أجل، عرفت أنكِ ستشغلين مكاناً بارزاً على الحائط لم أريد لوحة مبهرجة مرسومة بالتقسيم على يد رسام محلي

Çocuk dükkanındaki giysilerin bazıları çok cafcaflı.
أحياناً فقط الملابس في " قاب " للأطفال مبهرجة جداً