| İnançlı bir kadın olarak ve bir bilim insanı olarak bildiğiniz üzere inanç ve bilim karşı karşıya gibidir. | TED | كامرأة متدينة وكعالمة أيضا، كما تعلمين فالدين والعلوم يبدوان على طرفي نقيض، |
| asla bir grubun üyesi olmadım, kendimi oldukça dindar biri olarak görmeme rağmen. | Open Subtitles | ، لأني لم أكن يوماً شخصية إجتماعية، برغم أني أعتبر نفسي شخصية متدينة |
| İnanılmaz derecede dindardı, ...ve günahlarından arınmak istiyordu, bu yüzden beni manastıra gönderdi. | Open Subtitles | وهي متدينة للغاية وللتكفير عن الذنب، أرسلتني إلى الدير |
| Ben Hristiyanım ve Hristiyan bir gemiyi yönetiyorum! | Open Subtitles | أنا رجل متدين و أقود سفينة متدينة |
| Bilesin diye söylüyorum, ben Hıristiyan bir kara cahilim, yani böyle bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | لمعلوماتك, أنا متدينة, لذلك هذا لن يحدث. |
| Ortodoks teologlar ve güçlü yargıçlar karşısında, kendisini savunan, genç ve dindar bir kadının dramına... | Open Subtitles | شابة صغيرة و متدينة تواجه مجموعة من اللاهوتيين الأرثودوكس و القضاة الأقوياء |
| Bütün hayatımı kendime ruhsal bir insan olduğumu söyleyerek harcadım ve bu yeterliydi. | Open Subtitles | قضيت طيلة عمري وانا اخبر نفسي بأني كنت متدينة وذلك كان كفاية بالنسبة لي |
| Ben önceden inançlı birisi değildim ama sanırım dünyanın sonu geldi. | Open Subtitles | لم أكن متدينة من قبل لكنها الحقيقة هل أنت جادة؟ |
| Ama sen inançlı değilsin! | Open Subtitles | إلي أين أنتِ ذاهبة؟ أنتِ لستِ متدينة |
| Ben hem iyi bir ahçıyım hem de inançlı biriyim. | Open Subtitles | أنا طاهية محترفة وأيضا متدينة |
| Gözlüyor da. dindar biri olduğunu sanmıyordum. | Open Subtitles | من الواضح ان هناك من يراقبنا ولم يؤدي بك الى علاقة بفتاة متدينة |
| Ama teyzesi dindar biri ve bir sürü çocuğu var. | Open Subtitles | ولكن خالتها متدينة ولديها العديد من اﻷطفال |
| Çok dindar biri değilmiş ve bunun etkili olacağını düşünmüyormuş. | Open Subtitles | قالت بأنها ليست متدينة ولا تعلم بمدة فائدته |
| Konuştuk, dindardı. | Open Subtitles | كنا نتحدث وكانت متدينة |
| Annem... dindardı. | Open Subtitles | والدتي امرأة متدينة. |
| Hristiyan ailelerden gelenleri ve alçak gönüllülüklerinin etkilenmiş olabileceklerini sezenleri. | Open Subtitles | الذين أتوا من عائلات مسيحيّة ... متدينة . وقد يشعرون بخدش الحياء والحشمة |
| Senin tatlı, cömert bir Hristiyan olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنكِ سيدة متدينة لطيفة و كريمة. |
| Ve bu, dindar bir Hıristiyan olan eşi Emma'nın inançlarına da ters düşüyordu. | Open Subtitles | كما أنها كانت تتعارض مع معتقدات زوجته (إيما)، التي كانت مسيحية متدينة. |
| Şu işe bak. Quagmire'ın annesi koyu Hıristiyan çıktı. | Open Subtitles | واو، والدة كواغماير مهووسة متدينة |
| Bizi ziyaret eden dindar bir bayan. Kocası ordudaydı. | Open Subtitles | امرأة متدينة اعتادت أن تزورنا، زوجها كان في الجيش |
| Tüm hayatımı kendime ruhsal bir insan olduğumu söyleyerek harcadım ve bu yeterliydi. | Open Subtitles | قضيت عمري وانا اخبر نفسي بأني متدينة وذلك كان كفاية |