| Al, gitmeden önce, bir fahişeyle yatacak vaktim var mı sence? | Open Subtitles | هل تعتقد أن لدي متسعاً من الوقت لمعاشرة امرأة قبل أن أذهب؟ |
| Neden ona vaktim olmadığını söylemedin? . | Open Subtitles | لماذا لم تقل أنّي لا أملك متسعاً من الوقت؟ |
| Neden ona vaktim olmadığını söylemedin? . | Open Subtitles | لماذا لم تقل أنّي لا أملك متسعاً من الوقت؟ |
| Çünkü fazla zamanım yok ve kime güveneceğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | لأنني لا أملك متسعاً من الوقت ولا أعلم بمَن أثق |
| Ve biliyorum ki, fazla zamanım kalmadı. | Open Subtitles | ...وأعلم أنّي لا أملك متسعاً من الوقت... |
| O bebek, koca dünyayı daha yeni yeni tanıyor. | Open Subtitles | تلك الطفلة تستكشف الآن عالماً متسعاً كبيراً |
| O bebek, koca dünyayi daha yeni yeni taniyor. | Open Subtitles | تلك الطفلة تستكشف الآن عالماً متسعاً كبيراً |
| Çıkarken resepsiyonistimle görüş. Yarın sabah boş vaktim olabilir. | Open Subtitles | تأكّد من موظّفة الاستقبال في طريق خروجكَ، أعتقد بأنّ لديّ متسعاً صباح الغد |
| Şu an olmaz Lloyd. Oğlumla beraberim. - Hiç vaktim yok. | Open Subtitles | مستحيل، أنا مع ابني لا أملك متسعاً من الوقت |
| Fazla vaktim yok, baskı altındayım. | Open Subtitles | ،لا أملك متسعاً كبيراً من الوقت فأنا أمام موعد نهائي |
| Artık o kadar vaktim yok. | Open Subtitles | لم يعد لديّ متسعاً من الوقت لذلك. |
| Raj fazla vaktim yok. Dikkatli dinle şimdi. | Open Subtitles | راج) لست أمتلك متسعاً من الوقت) الآن أصغ إليّ |
| vaktim yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدي متسعاً من الوقت |
| Demek ki masama yatırılmasını gerektirecek bir şey var mı diye kontrol etmem için biraz zamanım var. | Open Subtitles | "ممّا يمنحني متسعاً لتفقّد منزله ورؤية إن كان هنالك ما يؤهله لوضعه على طاولتي" دعني أخمّن |
| Bu da ilişkiler için zamanım olmadığı anlamına geliyor. | Open Subtitles | هذا... هذا يعني أني لا أملك متسعاً من الوقت للعلاقات |
| Çok zamanım yok. | Open Subtitles | ليس لدي متسعاً من الوقت |