| Ardından gidecek bir gönüllü lazım. | Open Subtitles | اريد متطوّع. أحدكم يَدْخلُ هناك فى اثره. |
| Telefonlara cevap vermekten korkan gönüllü gibisin. | Open Subtitles | تخشى مواجهة متطوّع يرد على اتصالات العيادة |
| Amerikalı gönüllü asker, Kraliyet Hava Gücü, 133. Hava filosu. Yok olduğu kabul edilmiş. | Open Subtitles | متطوّع أمريكي فى القوّات الملكيّة الجويّة، فى السرب 133 ، إلاّ أنّه إختنفي |
| Aile babası, kilise gönüllüsü, Küçükler takımı koçu. | Open Subtitles | إنه رب عائلة، متطوّع في الكنيسة، مدرّب رياضي صغير في بعض النوادي |
| Geçen yaz Londra'daki 100 gönüllüye teknolojimizin ilk modellerini gönderdik ve birlikte 1,6 km'lik kaldırım uzunluğunun ve tüm Londra merkezinin yüzde 20'sinin hava kalitesinin haritasını çıkardılar. | TED | في الصيف الماضي، أرسلنا نماذج أولية لتقنيتنا إلى 100 متطوّع في لندن، وقاموا سويّا برسم خريطة لنوعية الهواء عبر 1609 كيلومتر من الأرصفة و 20% من إجمالي وسط لندن. |
| Tam şu sıralarda bir gönüllüyü kumruya çevirmiştir. | Open Subtitles | أَتخيّلُ هو فقط دارَ a متطوّع إلى a قطيع الحماماتِ. |
| Sizin gönüllü bir itfaiye departmanınız yok mu? | Open Subtitles | اليس لديكم متطوّع من قسم الحريق أَو شيء من ذلك؟ |
| Bakın, bakın, bakın. Görünüşe bakılırsa bir tane gönüllü çıktı. | Open Subtitles | حسن،حسن،حسن، يبدو أنّه لدينا متطوّع أخيراً |
| Elbette. Senin gönüllü işi yaptığını bilmiyordum. | Open Subtitles | بالطبع، لم أكن على علم أنك متطوّع. |
| - Yol verin. - İşte bir gönüllü geliyor. | Open Subtitles | اعمل طريق هنا متطوّع. |
| Bir gönüllü istiyorum. | Open Subtitles | أَحتاجُ متطوّع. |
| - Bana gönüllü lazım. | Open Subtitles | - يُمْكِنُ أَنْ اَستعملَ متطوّع. |
| Çocuklar emin ellerde, bir gönüllü geldi. | Open Subtitles | - بخير ، هناك متطوّع يتدّبر أمرهُم - |
| Von Griem bir gönüllü istedi. | Open Subtitles | سَألَ فون غريم عن متطوّع. |
| Bir gönüllü istiyorum. | Open Subtitles | أحتاج الى متطوّع |
| Mallory'de her 5 senede bir bu şehri korumak için bir gönüllü sırları ve günahların tövbesini kalbine alır ve yaşamını kurban verir. | Open Subtitles | في (مالوري) كلّ خمس سنوات يقوم متطوّع باحتواء أسرار و خطايا هذه البلدة في قلبه و يضحي بحياته |
| O ya gönüllü, ya da zorunlu olarak yapıyor. | Open Subtitles | هو لو أن (جاك)متطوّع .أو مُجند بشكل إلزامي |
| John Graham, Paramus New Jersey'den bir EMT gönüllüsü. | Open Subtitles | جون جراهام متطوّع إي إم تي من باراموس نيو جيرسي |
| Kampanya gönüllüsü. | Open Subtitles | متطوّع حملةِ. |
| BAR'ı taşıyacak gönüllüye ihtiyacım var! | Open Subtitles | أحتاج متطوّع لحمله ! ضع حاجاتك. |
| Orada bir kadını, Loreena Jackson adındaki bir gönüllüyü öldürdüğünü öğrenmek sizi mutlu edecek mi peki? | Open Subtitles | يعمل هو رجاءك للمعرفة بأنّه قتل... a شابّة هناك، a متطوّع... مسمّاة لارينا جاكسن؟ |
| Evet, gönüllülerden değilmiş. | Open Subtitles | حَسناً، هي لَيستْ a متطوّع. |