| emekli bir öğretmen. İşte burada Sosyal Güvenlik Kurumu yöneticisi ile beraber, | TED | مدرسة متقاعدة. ها هي مع مسئول التأمين الإجتماعي, |
| Yani, nasıl desem, siz emekli bir hanımsınız... ..yalnız yaşayan, bekâr bir hanım... | Open Subtitles | اعنى, انت سيدى معتزلة متقاعدة سيدة وحيدة, تعيشين بمفردك |
| En azından hava kuvvetleri seni emekli etti. | Open Subtitles | أنت متقاعدة القوات الجوية أحالتك للتقاعد |
| Eh, o kadar da kötü değilmiş bir emekli şapkacı için. Ben söyleyeceğim. | Open Subtitles | حسناً, لا يبدو ذلك سيئاً بالنسبة لمصممة قبعات متقاعدة |
| Kadın oğlunu arayan emekli bir hemşire. | Open Subtitles | إنها ممرضة متقاعدة تبحث عن ابنها الذي فقدته منذ زمن بعيد |
| Annesi emekli bir belediye başkanı babası ise orduda albaymış. | Open Subtitles | والدته محافظة متقاعدة ووالده كان عقيدًا في الجيش |
| Arkana yaslan, rahatla ve seni daha fazla Max'a ve daha az emekli lezbiyen pilotlara benzetelim hemen. | Open Subtitles | فلترح ظهرك, ولتسترخي, وسنجعلك تبدو وسيماً كثيراً كـ ماكس وقليلاً كـ طيَّارةٍ حربية سحاقيةٍ متقاعدة في غضونِ وهلة |
| emekli olabilirim ama hâlâ bağlantılarım var. | Open Subtitles | ربما كنت متقاعدة ولكن لا يزال لديّ معارفي |
| Adı Clara Miller, 68 yaşında emekli öğretmen. | Open Subtitles | حسنا,اسمها كلارا ميلر عمرها 68 عاما مدرسة متقاعدة |
| Korkutucu yetenekleri olan emekli bir süper casus kendisi. | Open Subtitles | حسنا ، إنها عملية متقاعدة لديها مجموعة من المهارات المرعبة |
| Kathe Swanson, Dixon ilçesi emekli ilçe sekreteri. | TED | كاثي سوتنسون موظفة متقاعدة من دكسون |
| Ama o yarı emekli. | Open Subtitles | إنها المفضلة لديها "فطيرة حورية المارشملو". حسنا، هي نصف متقاعدة الآن. |
| emekli bir felsefe öğretmeniydi | Open Subtitles | كانت معلمة متقاعدة بدرجة بروفيسور |
| Ben emekli oldum ve bu böyle kalacak. | Open Subtitles | انا متقاعدة وهذه الطريقة التي ستبقة بها |
| 6 torunu olan, emekli, dul bir kadınmış. | Open Subtitles | لقد كانت أرملة متقاعدة و لديها 6 أحفاد |
| Bir uzman olarak, 70 yaşlarında bir kadın olan, pankreas kanseri hastası, emekli bir İngilizce profesörünü görmem istendi. | TED | طُلب مني كطبيب مستشار لرؤية إمرأة في سن السبعينيات من عمرها -- كانت أستاذة لغة انجليزية جامعية متقاعدة ولديها سرطان البنكرياس. |
| Bugün emekli ve Berlin'de yaşıyor." | Open Subtitles | *وهي الآن متقاعدة* *وتعيش في برلين* |
| Tanrim, hayir, ben emekli olmadim. | Open Subtitles | لا، لست متقاعدة |
| Penny Garden, kanserin pençesindeki bir emekli. | Open Subtitles | بيني غاردين " شديدة السرطان , متقاعدة " |
| Babam asker, annem ise emekli. | Open Subtitles | أبي جندي وأمي متقاعدة |
| Artık emekliyim, o yüzden bu odayı çalışma odasına çevirdim. | Open Subtitles | حسناً, أنا متقاعدة الآن لذا حولت هذه القاعة إلى غرفة الدراسة |