| Sanırım beton, taş ve çeliğin dışında bu binayı ayakta tutan başka birşey daha var. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك شيء آخر هنا بجانب الأسمنت والأحجار والفولاذ، شيء يبقي هذا المكان متماسكاً. |
| Siyah insanlar Amerikan fabrikalarındaki kumaş misali bir renkten ibaret değildir. Onlar bu ulusu ayakta tutan unsurlardan biridir. | Open Subtitles | الزنوج ليسوا مجرد لون في النسيج الأمريكي هم الخيط الذي يبقيه متماسكاً |
| Çünkü sizi ayakta tutan tek şey masaymış gibi görünüyor. | Open Subtitles | لأنه يبدو أن الشيء الوحيد الذي يبقيك متماسكاً الآن هو تلك الطاولة |
| Biraz daha dayan. Siz hazır mısınız? | Open Subtitles | فقط كن متماسكاً هل هو جاهز ؟ |
| Biraz daha dayan tamam mı? | Open Subtitles | فقط كنت متماسكاً |
| Bu fotonlar seni bir arada tutacak tek şey. | Open Subtitles | هذه الفوتونات هي الشيء الوحيد الذي يبقيكَ متماسكاً |
| Gezegenin bu kadar süre bir arada kalması mümkün değil. | Open Subtitles | من غير الممكن أن الكوكب ما زال متماسكاً كل هذه المدة |
| Her şeyi yoluna koymuşsun. | Open Subtitles | وتبدو متماسكاً |
| Soyledigim gibi baglasaydin o sey hâlâ ayakta olurdu. | Open Subtitles | لأنك إن ربطته كما أمرتك، فهذا الشيء كان سيظل متماسكاً! ماذا بك؟ |
| Beni ayakta tutan tek şey buydu. | Open Subtitles | هذا الشيء الوحيد الذي أبقاني متماسكاً |
| Biraz daha dayan. | Open Subtitles | إبقى متماسكاً |
| - Koltuğumu bir arada tutan tek şey oydu. | Open Subtitles | إنّه الشيء الوحيد الذي يبقي مقعدي متماسكاً. |
| Bizi bir arada tutan şey acımızdı. | Open Subtitles | زواجنا كان متماسكاً بواسطة الحزن. |
| Her şeyi yoluna koymuşsun. | Open Subtitles | وتبدو متماسكاً |