| Sosyal sermaye şirketlere ivme veren şeydir ve sosyal sermaye şirketleri güçlü yapan şeydir. | TED | رأس المال الإجتماعي هو ما يعطي الشركات قوة دافعة، و رأس المال الإجتماعي هو ما يجعل الشركات متينة. |
| Takımım ve ben, fiziki ortamın daha güçlü ilişkiler kurulmasına nasıl yardımcı olabileceğini görmek için, ekolojik bilgileri mimariye uyguluyoruz. | TED | وقد قمت أنا وفريقي بتطبيق بعض المفاهيم البيئية على علم العمارة لفهم دور المساحة الطبيعية في بناء علاقات متينة. |
| Benim memelerim sıkı ve yuvarlaktır. Belki memelerimi emersin. | Open Subtitles | أثدائي متينة و دائرية ربما تود أن تمص أثدائي |
| En eski olanlar taştan yapılmış, çünkü çok dayanıklı bir materyal. | TED | الأقدم منها كان من الحجارة لأنها مادة متينة جداً، |
| Ortasi kalin, iki ucu acik ve her yani sert. | Open Subtitles | متينة في المنتصف ومفتوحة على الجانبين وطريقها من الداخل صعب |
| Lyndsey ile sağlam bir ilişki kurduğum vakit, emin olacağım. | Open Subtitles | عنما أتأكد انني ولينذي بنينى علاقة متينة |
| Dört tane tahta lazım. Yaklaşık 1,5 metre boyunda ve sağlam olanlardan. | Open Subtitles | (برنارد)، أحتاج أربع عصي متينة لكن طولها 5 أقدام |
| Hayatta kalmamız Batı Almanya ile aramızda çok güçlü bağlar kurmamıza bağlıydı. | Open Subtitles | بقاؤنا يعتمد الآن على توطيد علاقات متينة مع ألمانيا الغربية |
| Tüm yakın doğu pazarından pay alıyor, ...Savunma Bakanlığı ile güçlü ilişkileri var, ve diyebilirim ki, ...özel güvenlik ve inşaat sözleşmeleri yapıp, ...saraylarda yaşayan adamları var. | Open Subtitles | لديها أصابع في الفطائر بجميع أنحاء الشرق الأوسط، وعلاقات متينة مع وزارة الدفاع، وبقدر ما أستطيع أن أعرف، عقود حصريّة لتركيب الأجهزة الأمنيّة مع الرجال الذين يعيشون في القصور |
| Buna işaret eden güçlü kanıtlar var. Sahibi yabancı uyrukluymuş. | Open Subtitles | ولكن تلمّح أدلة متينة إلى ذلك - ...صاحب المؤسسة - |
| Senin gibi güçlü. | Open Subtitles | إنها متينة مثلك |
| Başlamadan önce şunu iyi kavrayın, bu insanlar birbirine sıkı sıkıya bağlı. | Open Subtitles | ما عليكم معرفته قبل أن نبدأ حتى هو كم علاقة هؤلاء الأشخاص متينة |
| Çok sıkı bir ilişki olacağa benziyor. | Open Subtitles | يبدوا وكأنها قاعدة متينة للعلاقة |
| Çevre sıkı sıkıya kilitli. sağlam bir sistem, değil mi? | Open Subtitles | المحيط محكم الإغلام إنّه شبكة متينة. |
| Bir çocuk, ne kadar dayanıklı olduğunu görmenin verdiği hazla, yeni oyuncağıyla oynuyordu. | Open Subtitles | ،طفلة كانت تلعب بدميتها الجديدة مبتهجة لاكتشافها أن الدمية متينة |
| Farklı metallerin alaşımından yapılı bu 1,300 yıllık sikke, sadece dayanıklı değil, aynı zamanda karmaşık Arapça yazı yazılabilecek kadar da şekil verilebilir halde. | Open Subtitles | هذه عملة بعمر 1300 عام مصنوعة من خليط من معادن مختلفة ليست متينة وحسب، لكنها مرنة بما يكفي لنقش العربية المعقدة عليها |
| Hayır, sert bir şey. Farklı açılar için. | Open Subtitles | لا إنها إسفنجة متينة تمكننا من الحصول على زوايا مختلفة |
| Sol altta deniz suyundan oluşmakta olan bir sedef resmi var. Bu, mineral ve sonra polimerden oluşan katmanlı bir yapı ve bu onu çok çok sert yapıyor. | TED | وفي أسفل اليمين توجد صورة للؤلؤة أم تتشكل من مياه البحر. أنها ذات بنية طبقية تتكون من معادن وبعدها مركب، وهو ما يجعلها متينة جداً جداً. |
| Muhteşem bir tutuklama kaydınız ve sağlam bir adaylık evrakınız olsa bile açıklanamaz bir şekilde tavsiye mektubunuz yok. | Open Subtitles | بالرغم إنكِ لديكِ سجل توقيف ممتاز واوراق ترشيح متينة , لسببٍ غير مفهوم ليس لديكي رسالة توصية |
| Dört tane tahta lazım. Yaklaşık 1,5 metre boyunda ve sağlam olanlardan. | Open Subtitles | (برنارد)، أحتاج أربع عصي متينة لكن طولها 5 أقدام |