| Bu da onun gibi ama gönderdiğin şey kendi yüzünün küçük bir resmi. | Open Subtitles | أجل ، بالتأكيد هذا مثله تماماً ، عدا أنك ترسلين صورة صغيرة لوجهك |
| Bak, bunu zaten denedim. Ailesi de onun gibi. | Open Subtitles | اسمع، لقد حاولت بالفعل، لكن والديه مثله تماماً. |
| Bana zavallı, merhum babamı hatırlatıyor, tıpkı onun gibi. | Open Subtitles | إنه يذكرني بـ أبي المتهالك إنه مثله تماماً |
| Aynen ona benzeyen birini tanıyorum. | Open Subtitles | أعرف شخصاً مثله تماماً |
| İşe yarasa bile, onun kadar kendi kariyerimi de baltalamış olurum. | Open Subtitles | حسناً ، حتى ولو نجح هذا سأقوم بإحداث فوضى فى عملى مثله تماماً |
| Christian Beaumont'a bomba yapması için gübre verdiysen, senide onun gibi cinayetten içeri atarız . | Open Subtitles | ولكن لو أعطيت كريستان بيومنت هذه الأسمدة لصنع القنابل سنتعتقلك للقتل مثله تماماً |
| onun gibi olmamı istiyor. Ama ben müzik yapmak istiyorum. | Open Subtitles | يريدني أن أكون مثله تماماً وأنا أريد عزف الموسيقى |
| Onun suçlu olduğunu söylemeliyim yoksa beni içeri atarlar. Aynı onun gibi. | Open Subtitles | يجب أن أقرّ بأنه مذنب وإلا حبسوني مثله تماماً |
| Evlerinde hoş karşılanmadığımı babamın bir tecavüzcü olduğunu onun gibi bir tecavüzcü olarak yetişmiş olabileceğimi söylediler. | Open Subtitles | ، قالا أنّي لست محلّ ترحابٍ في منزلهما ، و بأنّ أبي كان مُغتصباً . و أنّي سأكبر وأصبح مغتصباً، مثله تماماً |
| ...eğer şansımız varsa bir gün onun gibi olabileceğimizi söylüyor. | Open Subtitles | حرفياً ليرينا أنه في يوم ما لو كنا ذوا حظ يمكننا أن نكون مثله تماماً |
| Şimdi de aynı onun gibi bina ile konuşuyorum. | Open Subtitles | الآن أنا فقَط أتحدَّث إلى المَبني، مثله تماماً. |
| Atın yanında ezik hissetme sakın. onun gibi iyisin sen de. | Open Subtitles | لا تجعل الحصان يصيبك بالرهبة أنت جيد مثله تماماً |
| Sen de onun gibi, işlenen mezalimden sorumlusun. | Open Subtitles | أنت مسئول مسئولية كاملة عن إرتكاب تلك الفظائع مثله تماماً |
| Aynen onun gibi. Soğuk ve ürkütücü. | Open Subtitles | هو مثله تماماً بـــارد و مــخـيــف |
| Sende o yetenek var, tıpkı onun gibi. | Open Subtitles | أنت تمتلك الموهبة، مثله تماماً. |
| Bir yanı gerçek bir yanı kurgu. Tıpkı onun gibi. | Open Subtitles | جزء واقعي وجزء خيالي، مثله تماماً. |
| Aynı ona benzeyen bir tane de bende var. | Open Subtitles | لديّ واحد مثله تماماً |
| Sen de öyle. En az onun kadar bencilsin. | Open Subtitles | وأنت أيضاً، أنت أناني مثله تماماً |
| Onun yaşındayken ben de aynı şeyleri yapardım. Balerin kıyafetimi her zaman giyerdim. | Open Subtitles | كنتُ أفعل مثله تماماً وأنا في عمره كان لديّ ملابس راقصة باليه وكنتُ أرتديها طوال الوقت |