| Pekâlâ, Ne gibi... | Open Subtitles | الموافقة، مثل الذي... |
| Bu ev çektiğin fotoğraftaki evin tıpatıp aynısı. | Open Subtitles | هذا البيت تماما مثل الذي في صورتك في نيويورك |
| Ama bu videoda gördüğünüz gibi bunu kopyalayan elemanlrın bir bölümünü alacaksın buna benzer. Yani bu organizmalar için son derece değerli olan | TED | لكن اذا اخذت مجموعة من العناصر المُتكررة مثل الذي شاهدتوه في الفيديو تبدو هكذا توجد هناك بعض التعليمات |
| Bu kıyafet dün giydiğine benziyor. | Open Subtitles | أتعرف هذا الزيّ يبدو مثل الذي كنت ترتديه البارحة |
| Görgü tanığı, sarı bir bulanıklık gördüğünü söylüyor tıpkı Barry'nin annesini öldüren kişi gibi. | Open Subtitles | وصف الشاهد أنه رأى شعاع أصفر، تماماً مثل الذي قتل والدة (باري). |
| Ya Çin'de olduğu gibi ekonomik bir büyüme gerçekleşse? Üstelik bu, ekolojik bir medeniyetin çevresel parametreleri içinde olsa? | TED | ماذا لو كان لدينا نمواً اقتصادياً مثل الذي في الصين، وحققنا ذلك ضمن البارامترات البيئية للحضارة الإيكولوجية؟ |
| Gezegende de aynısı oldu, birşey gördüm ve o oldu. | Open Subtitles | لقد كان مثل الذي حدث في الكوكب,رأيت شيئاً,وبعد ذلك حدث ما رأيت |
| Seninkinin aynısı. | Open Subtitles | مثل الذي عندكِ .. |
| Bu, kumsalda kum tepelerine olanlara benzer bir şey olabilir. | TED | قد يكون شيئا مثل الذي يحدث بالنسبة للكثبان الرملية على الشاطئ. |
| - Altı yıl önce bulduğuma benziyor. | Open Subtitles | هل هو مهم؟ تماما مثل الذي وجدته قبل ست سنوات. |
| Görgü tanığı, sarı bir bulanıklık gördüğünü söylüyor tıpkı Barry'nin annesini öldüren kişi gibi. | Open Subtitles | وصف الشاهد أنه رأى شعاع أصفر، تماماً مثل الذي قتل والدة (باري). |
| Masum bir insanın infaz edildiğine dair kesin bir kanıtımız olsa İllinois'te olduğu gibi resmi geciktirme isteyebilirdik. | Open Subtitles | بالتأكيد، إذا كان لدينا دليل مطلق بأنه ينفذ الحكم بالبريئين يمكننا أن نطلب التأجيل مثل الذي في إلينويز |