| Yeni contaları taktığımdan beri kuş gibi koşuyor. | Open Subtitles | و هي تجري مثل الطير منذ أن وضعت عدادات الغاز |
| Bu yüzden insanlar küçük bir kuş gibi gökyüzüne bakmaya devam ederler. | Open Subtitles | لذا، يستمر الرجل في التحديق نحو السماء مثل الطير الصغير. |
| Gergedanın sırtındaki parazitleri yiyen küçük kuş gibi. | Open Subtitles | مثل الطير الصغير الذي يأكل الطفيليات من خلف وحيد القرن |
| - Yasak. Ve artık kuşlar kadar özgürdüm. | Open Subtitles | ثم خرجت حُراً مثل الطير الطليق |
| Bir an için kendimi kuşlar kadar özgür hissederdim. | Open Subtitles | وللحظة, أشعر بالحرّيّة مثل الطير |
| Kış vakti bir kuş gibi kuzeyden sahile doğru uçacağız. | Open Subtitles | مثل الطير في الشتاء نطير للشمال من أجل الشاطئ |
| Kendine bir bak. kuş gibi sekemiyorsun. | Open Subtitles | انظر إلى نفسك إنك لا تقفز مثل الطير |
| Tıpkı kanat çırpan minik bir kuş gibi. | Open Subtitles | انه دافئ و مرتعش مثل الطير الصغير |
| Kafasını kanatlarının altına almış bir kuş gibi ol... | Open Subtitles | ستكُونُي مثل الطير الذي رقبته صلعاء |
| Her şeyi görebilmeyi hayal ettim. Bir kuş gibi olmayı. | Open Subtitles | كنت أحلم برؤية كلّ شيء أمامي مثل الطير |
| Yaralı bir kuş gibi. | Open Subtitles | هو مثل الطير المجروح |
| "Hâlâ canlı, tıpkı bir kuş gibi" | Open Subtitles | إنه مازال مشرقا مثل الطير |
| Bir kuş gibi özgür. | Open Subtitles | .حرةً مثل الطير |
| Çabuk ol yoksa seni büyük bir kuş gibi sırtıma alıp oraya taşıyacağım. | Open Subtitles | سأحملك مثل الطير الكبير و أحلق مثل الطير على طوال الطريق هناك هيا ! سأحملك مثل الطير الكبير و أحلق مثل الطير على طوال الطريق هناك |
| Dört korkutucu kafası, kuş gibi kanatları vardı. | Open Subtitles | - لديه أربعه رؤوس مخيفه , وأجنحه مثل الطير . |
| Şu acılara dayanan kuş gibi yaşa. | Open Subtitles | " عش مثل الطير الرزين |
| kuş gibi. | Open Subtitles | مثل الطير |
| Ben özgürüm. kuşlar kadar özgürüm. | Open Subtitles | أنا حرٌ, أنا حرٌ مثل الطير |
| Hayır, kuşlar kadar özgür. | Open Subtitles | لا لا لا إنها حرة مثل الطير |