| böyle bir ortamda, suçlu, belki de ilk kez kurbanı duygu, düşünce ve gerçek duygusal tepkiye sahip gerçek bir insan gibi görebilir. | TED | وفي مثل هكذا وضع، يمكن للجناة رؤية، ربما لأول مرة، الضحية كشخص حقيقي أمامهم في موقف تسيطر عليه الأفكار والمشاعر واستجابة عاطفية صادقة. |
| böyle bir ormanı yaratmak veya büyütmek için iki temel yaklaşım var. | TED | يوجد طريقتان أساسيتان لإنماء أو بناء مثل هكذا غابة. |
| Belki omuzlarımı ve ellerimi böyle oynatırsam insanlar neden bahsettiğimi anlarlar. | Open Subtitles | ربما إذا هززت كتفيَّ وحركت يدي مثل هكذا ، الناس سيعتقدون أنني أعرف عن ماذا أتحدث |
| Çocukken çubukları ağzıma böyle sokardım. | Open Subtitles | عندما كنت صغيرة.أعتدت علي وضع عيدان الطعام في فمي مثل هكذا |
| Sen olsan öyle bir kazadan kurtulamazdın herhalde, ne dersin? | Open Subtitles | لا أظن أن بمقدورك النجاة في مثل هكذا حادث، صحيح؟ |
| "İlk" onca zamandır vardı da neden böyle bir şeye daha önce kalkışmadı? | Open Subtitles | إذا كان الأول متواجداً طوال الوقت , إذاً لماذا لم يحاول تجربة شيئاً مثل هكذا من قبل ؟ لماذا الآن ؟ |
| Neden hep böyle oluyor? | Open Subtitles | لما يجب أن تكون الأمور دائماً مثل هكذا ؟ |
| Eğer birbirimizle böyle konuşursak, bunlarla başa çıkmak daha kolay olacak gibi. | Open Subtitles | ان كنا نكلم بعضنا البعض مثل هكذا اشعر بانه من السهل ان نتعامل مع كافة الامور |
| Sistem de böyle işlemeye devam edecek. | Open Subtitles | واستبدالهم بهم وهكذا سوف يستمر النظام مثل هكذا |
| Aaron böyle boktan bir işe asla bulaşmazdı. | Open Subtitles | لم يكن لأخي أن يورط نفسه في مثل هكذا أمر |
| Şimdi, parmaklarını böyle kıvır, yumruk yap. | Open Subtitles | إلوي اصابعك مثل هكذا , حسنا , داخل القبضة |
| Bir tanesi de beni değiştirmişti. -Hep böyle değildim. | Open Subtitles | لقد تغيّرت من قبل إحداهنّ أيضاً، لم أكن دائماً مثل هكذا |
| böyle bir kararı verecek yetki yok bende. | Open Subtitles | لكني لا املك سلطة لأتخاذ مثل هكذا قرارات |
| Bir Yahudi'den asla böyle bir hareket beklemezsiniz. | Open Subtitles | لم أرى بحياتي يهودياً يقوم بأمر مثل هكذا |
| Sevgi bir kadına sıkıca sarılmaktır, böyle. | Open Subtitles | الحب هو ان تمسك امرأة وتسحبها بقربك مثل هكذا |
| böyle tüyeceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد بانه يمكنك المغادرة مثل هكذا ؟ |
| böyle söylentilere kulak asma. | Open Subtitles | لا يمكنكَ تصديق جميع الشائعات مثل هكذا |
| Daha önce onu hiç böyle görmedim. | Open Subtitles | لم يسبق أن رأيها مثل هكذا من قبل |
| Ne diyorsun sen? öyle deme. Kimse öyle konuşmaz. | Open Subtitles | لا تقولي ذلك لا أحد يتحدث مثل هكذا |
| Bir zamanlar ben de öyle düşünürdüm. | Open Subtitles | كنت أفكر مثل هكذا تفكير من قبل |
| - Olmaz, böyle giyinmek için çok küçüksün. - öyle mi? | Open Subtitles | لا، أنت صغيرة جدا لترتدي مثل هكذا. |