| İtiraf etmeliyim ki şarap satıcısı olmanı çok seksi buluyoruz. | Open Subtitles | أنّنا نعتقد أنّه مثيرٌ جدّاً أنّكِ بائعة نبيذ. |
| Çok seksi. Seni birini yumruklarken görmeyi çok isterdim. | Open Subtitles | هذا مثيرٌ جداً أودّ أن أراكَ تضربُ شخصاً ما |
| Bunun acayip heyecanlı olduğunu düşünüyorum. Daha önce hiç gemiye binmemiştim. | Open Subtitles | أجل، أعتقد أن هذا مثيرٌ جداً لم أكن علي متن سفينةٌ من قبل |
| Programın gerisindeyim. İlginç. Beni palası olan bir adamdan kurtardın. | Open Subtitles | مثيرٌ للإهتمام ، لقد أنقذتني للتو من رجل معه ساطور |
| Pekâlâ, Belinda Carlisle karışımı etkileyici ama o kadar da iyi değildi. | Open Subtitles | ♪ حسنٌ , مزيج أغاني فرقة بليندا . كارلايل مثيرٌ للإعجاب .لكنّه ليس بتلك الروعة |
| Yani bizim için gerçekten heyecan verici, çünkü artık büyük bir kapımız var, bir kapı, veya dokunma hissini geri döndürebilecek bir yol, öyle ki protez eliyle dokunduğunda neye dokunduğunu hissedebilecek. | TED | لذا فإن هذا مثيرٌ للإهتمام بالنسبة لنا ، لأننا الآن فتحنا أفقاً جديداً ، أفقاً ، أو طريقةً جديدة لإعادة الشعور بالإحساس مرةً أخرى ، كي يشعر بالشيء الذي يلمسه بذراعه الآلية. |
| Ve bunun en ilgi çekici yanı, işe yaradığını bilmemiz. | TED | وما هو مثيرٌ للاهتمام حول هذا هو أننا نعلم أنها تعمل. |
| Diego! - Aman Tanrım, O çok seksi. | Open Subtitles | دييقو، دييقو - أوه يا ألهي، إنه مثيرٌ جداً - |
| Hadi ama, sarhoş adamlar seksi oluyor. | Open Subtitles | بالله عليكَ، ثمالة الأصدقاء أمرٌ مثيرٌ. |
| Asıl o ağzı çok seksi! | Open Subtitles | إن شكل فمها الخجول مثيرٌ للشهوة! |
| Pencere hırsızı. Hafiften seksi gibi. | Open Subtitles | القطة اللصة، هذا مثيرٌ نوعًا ما{\pos(192,230)} |
| seksi sayılır. | Open Subtitles | وهذا مثيرٌ نوعاً ما |
| - Ne? Acayip seksi bir fikrim var. | Open Subtitles | لديّ فكرةٌ مثيرٌ للغاية. |
| heyecanlı yada sıra dışı bir şey yok. | Open Subtitles | لا شئَ مثيرٌ للشكَّـ ولا شئَ غيرُ إعتياديٌّ |
| Önce bir kaynakçıydım fakat yollarda olmak daha heyecanlı. | Open Subtitles | واعتدت أن أكون ...لحّاماً بنفسي ولكن هذا مثيرٌ أكثر على الطريق |
| Asıl heyecanlı olan işin finansal kısmı. | Open Subtitles | ما هو مثيرٌ فعلاً هو الجانب المالي من |
| Bu idam cezası tartışması çok ilginç. | TED | وهذا مثيرٌ للإهتمام ، هذا الحكم بالإعدام. |
| İstatistiğin aslında ilginç bir şey olduğunu bana ne düşündürdü? | TED | ما الذي جعلني أعتقد أن الإحصاء في الواقع أمر مثيرٌ للاهتمام؟ |
| Bu etkileyici. | Open Subtitles | هو إبقاء أشخاصٍ مثلكم خارج العمل هذا مثيرٌ للإعجاب |
| "Başkan Yardımcısı, İç Güvenlik" Çok etkileyici. | Open Subtitles | "نائب المدير" "الأمن الداخلي" مثيرٌ حقاً |
| Bir anda, toplumların tamamının psikososyal esenliğini kontrol etmemizi sağlayacak bir şeye sahibiz ve bu heyecan verici. | TED | على نحو مفاجئ لابد وأن نتفهم كيف نتعامل مع الأثار النفسية للفرد خلال تعامله مع المجتمعات كلها، وهذا أمرٌ مثيرٌ جداً |
| Sadece şu bir daha görmeme olayı çekici gözüküyor. | Open Subtitles | أنني أعلم أنني لن أراك ثانية و يبدو هذا لي مثيرٌ جداً |
| Arkadaşlarınızı arayıp ne kadar içler acısı durumda olduğumu anlatmak için sabırsızlanıyorsunuzdur herhalde. | Open Subtitles | أراهن أنك لا تستطيع الانتظار لمهاتفة أصدقائك.. وإخبارهم كم أنا مثيرٌ للشفقة.. |
| Dövmen gerçekten ilginçmiş. Ne anlama geliyor? | Open Subtitles | هذا الوشم الذي لديكِ مثيرٌ للاهتمام حقاً، ما الذي يعنيه؟ |