| Bu şekilde konuşmanızı dinlemeye mecbur değilim... | Open Subtitles | أنا لست مجبراً على الاستماع لك وأنت تتحدث بهذه الطريقة، ذلك مهين |
| Umursuyormuşum numarası yapardım ama mecbur değilim. | Open Subtitles | من الممكن أن أتظاهر بالإهتمام لكنّي لست مجبراً على ذلك |
| Bir kere orada bulunsan ya da görmüş olsan mecbur kalmadıkça savaşa hayatta girmezsin. | Open Subtitles | وعندما تكون هناك وعندما تراها لن تريد أن تعود أبداً ما لم تكون مجبراً على ذلك |
| 'Evet, eminim ki onun için feci utanç verici olmuştur ve o çantayı zorla her takışında sinir olmuştur.' | Open Subtitles | أجل، وأنا متأكدٌ أنّها قد سببت له إحراجاً كبيراً وقد كره كلّ لحظة كان مجبراً فيها على ارتداء تلك الحقيبة |
| Fikrini şimdi söylemen gerekmiyor. | Open Subtitles | لست مجبراً على أن ترد الآن، أخبرني بإجابتك لاحقاً |
| Evlenmenin tek anlaminin "o dedigini" bir daha yapmak zorunda kalmamak oldugunu saniyordum. | Open Subtitles | أعتقدت بأن الغاية من الزواج تتلخص في كونك لست مجبراً على فعل ذلك الشيء أبداً |
| Klonlanmış genetik modellerini kullanarak kopyasını yapmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | كنت مجبراً على إستنساخها بإستعمال نماذج وراثية |
| Eğer emirlerime uymazsanız her birinizi kafanızdan silahla vurarak idam etmek zorunda kalacağım. | Open Subtitles | إن لم تنفّذوا الأمر سأكون مجبراً على إطلاق النار على كل شخص في رأسه |
| Ve böylece görüyorsunüz ki, olası olmayan bir sonuca mecbur bırakıldım. | Open Subtitles | وكما ترون، أجد نفسي مجبراً على إستنتاج ،بعيد الإحتمال |
| Ama onu geri getirirsen o kadar minnettar olurum ki sana yardım etmeye mecbur kalırım. | Open Subtitles | ولكن إن كنت ستحضرها سوف أكون شاكراً جداً سوف أكون مجبراً على مساعدتك |
| Hayır, kendi yaşadığım şey yüzünden gelmeye mecbur hissettim. | Open Subtitles | كنت مجبراً على المجيئ بسبب ما حصل لي |
| Dükkânlarımdan birinin arka kapısında tur düzenlemeye mecbur kaldım. | Open Subtitles | ولذا كنت مجبراً على... إدارة السياحة من خلف الكواليس عبر محلاتي الأخرى |
| Geri dönüp işi bitirmeye mecbur olur. | Open Subtitles | سيكون مجبراً على العودة وإنهاء المهمة |
| mecbur olmadığı sürece beklemezdi. | Open Subtitles | هو ما كَانَ سيَبْقى مالم يكونه مجبراً. |
| Hiç kimse için zorla gülümsemen gerekmiyor. | Open Subtitles | . لست مجبراً على أن تبتســـــم للجيع |
| Hiç kimse için zorla gülümsemen gerekmiyor. | Open Subtitles | لست مجبراً على أن تبتسم لكل شخص |
| Clark, zorla sürgün edilmedin. Problemlerinden kaçtın. | Open Subtitles | (كلارك) لست مجبراً على المنفى لقد هربت من مشاكلك |
| Aradaki tek fark bunu bugün bilmen gerekmiyor, niçin ben bileyim ki? | Open Subtitles | قد تصدمك حافلةٌ غداً والفرق الوحيد هو أنك لستَ مجبراً أن تعلم بذلك منذ الآن |
| Seni görmek gerçekten güzel ama bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | من الطيب رؤيتك، ولكن لست مجبراً لفعل هذا |
| Yaşama devam etmek için, her şeyimi arkamda bırakmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | كنت مجبراً على نسيان ماحصل لأستطيع أن أكمل حياتي |
| Her geldiklerinde kendimi müdafaa etmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | في كل مرة كانوا يزوروننا كنت أجدني مجبراً على الدفاع ع نفسي |
| Yapayalnız kalacaksın ve sana ben bakmak zorunda kalacağım! | Open Subtitles | ستكونين وحيدة , وسأكون مجبراً بالأعتناء بك |
| Ama soruma cevap vermezseniz yöntemlerimi sertleştirmek zorunda kalacağım. | Open Subtitles | ولكن إن لم تجيبي على سؤالي، فسأكون مجبراً على التشدد في استخدام أساليبي |