| Ben de istiridye almak için şurada bir restoranta gitmiştim. | Open Subtitles | أنا فقط كنت ذاهب حتى أخر الشارع لحانه محار صغيرة |
| Steve, bifteği şimdilik bir kenara bırakırsak buradaki menüde yazdığına göre istiridye, havyar, somon füme... | Open Subtitles | ستيف, دعك من شرائح اللحم الآن يوجد لدينا هنا محار, كافيار, سالمون مدخن واطعمة مقلية او مشوية |
| Ama ezilmiş istiridye kabukları olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | والذى إكـتـُـشِــف فيما بعد أنه صدفات محار صدفات محار محطمه |
| Quahog'un meşhur midye kabuğu yavaş yavaş aşağı iniyor ve yeni milenyum başlıyor. | Open Subtitles | محار كوهاج سينفتح قريبا معلنا الالفية الجديدة |
| İlk yemeğimiz deniz kabuğunda istiridye. | Open Subtitles | طبقكم الاول هو محار فوق نصف قوقعة انه طعام |
| Yumuşak kabuklu lazım bana. | Open Subtitles | أحتاج إلى محار ليّن وبعض المختارات |
| Nişanlına söyle seni Fransa'da istiridye yemeye götürsün. | Open Subtitles | اجعلي خطيبك يأخذك الى مطعم فرنسي ويطلب لك محار |
| - Değil Ben şikayet ya da bir şey olduğunu, ama şampanya, çikolata kaplı çilek, istiridye siz böyle büyük çalışma yaptı, çünkü? | Open Subtitles | أعتذر ليس أنني أتذمر أو أي شيء لأنكما فعلتما عملاً جيداً لكن الشمبانيا ، الفراولة المغطاة بالشوكولا ، محار ؟ |
| Afiyet olsun. Kahvaltı gevreğiyle kaplı füme istiridye güveci. | Open Subtitles | فاستمتعوا طبق محار مدخن مع قشور حبوب الافطار |
| Ben hiç istiridye yemedim. | Open Subtitles | أنا لم آكل أي محار مما يبرهن أنّك فعلتِ ذلك الصبي هو ما يحتاجه |
| Mutfakta istiridye, yengeç bacağı ve karides şeklinde kurabiye kalıpları var. | Open Subtitles | لديهم في المطبخ محار على شكل بطلينوس، سلطعون، قريدس. |
| Bana kalp veya lanet istiridye şeklinde falan bir yüzük vererek evlenme teklifi ettin. | Open Subtitles | وتقدمت لخطبتي مع نوع من الخواتم على شكل قلب او محار او ما شابه |
| Parkway'in bir istiridye sandviçi için şu an neler vermezdim. | Open Subtitles | ليس هناك ما لن أعطيه الآن مقابل طبق محار بوبوى من مطعم باركواى |
| Galiba yediğim ekmek arası midye bozuktu. | Open Subtitles | أعتقد بأني أكلت سندويتش محار فاسد أو شيء ما |
| Galiba yediğim ekmek arası midye bozuktu. | Open Subtitles | أعتقد بأني أكلت سندويتش محار فاسد أو شيء ما |
| Al, Quahog deniz tarakları ilk Şükran Günü'nün resmi yemeğiydi. | Open Subtitles | لقد وضعته بالمشبك ال, طبق محار الكوهاق من اهم الاطباق في اول عيد شكر |
| İki sert kabuklu yengeç! Sürahide buzlu bira! | Open Subtitles | عشاء محار لشخصين وزجاجة بيرة |
| Bir kız, ekmek arası midyeyi ağzınıza kussaydı gülemezdiniz ama. | Open Subtitles | أتعرفون يا رفاق, ماكنتم لتضحكون الآن... إن تقيئت فتاتة سندويتش محار في فمعك |
| Kamboçya'ya gitmek istedim. Orada ıstakoz sadece bir dolar. | Open Subtitles | .لقد كنت أريد الذهاب إلى هناك تستطيع أكل عشاء محار بدولار واحد |
| Ev yapımı ahududulu bira karaborsa midyeler mi? | Open Subtitles | بيرة التوت البرى منزلية الصنع و محار من السوق السوداء ؟ |
| Burada taze istridye bulamazsın. | Open Subtitles | لا يمكن الحصول على محار طازج هنا |
| - Martini. Buranın istiridyesi şehirdekinin en iyisidir. Manero'nunki en iyisidir. | Open Subtitles | ـ هذا المكان يُقدم أفضل وجبة "محار" بالبلدة ـ بل الأفضل في مطعم "ميناروز" |
| Biftek, kuzu pirzola yarım kabukta istiridyeler, ıstakoz ve şarap olarak da Château Margaux'yu seçtim. | Open Subtitles | لحم بقر مشويّ، رف من لحم الضأن، محار طازج، كرنكد وبشأن النبيذ، اخترت |