| 30 yıl boyunca Avukatı her ay için binlerce frank ödedi. | Open Subtitles | دفع محاميها لها عدة آلاف من الفرنكات شهرياً لمدة 30 عاما |
| Hayır. Onu gördüm, fakat Avukatı olmadan bir tek kelime etmeyecekmiş. | Open Subtitles | لقد قابلتها, ولكنها لا تريد التحدث الا فى وجود محاميها |
| Kurbanın karısı, Louise McCallum, bugün, saat 13'ü biraz geçe avukatıyla birlikte Hudson Street Polis Merkezi'ne geldi. | Open Subtitles | لويز ماكالم,زوجة الضحية , وصلت الى مركز البوليس فى شارع هدسون الساعة الواحدة 'بصحبة محاميها |
| - Sanırım avukatını tanıyoruz. | Open Subtitles | أعتقد أننا نعرف محاميها أو المعتدى عليها |
| Müvekkilem avukatının refakati dışında Hiç bir soruya yanıt vermek istemiyor. | Open Subtitles | لا يمكني الموافقة على ذلك لا يمكنك التحقيق معها من دون محاميها |
| Ben Yüzbaşı Curtis Beech. - avukatıyım. - Tamam, mesele değil. | Open Subtitles | أدعى النقيب " كورتس بيتش " محاميها الخاص ماذا تريد ؟ |
| Onun avukatına artık güvenmiyorum, sigorta şirketindeki adama da güvenmiyorum. | Open Subtitles | لم أعد أئتمن محاميها أكثر من أن أئتمن الرجل من شركة التأمين |
| O yüzüme karşı nazik ve dostça davranırken avukatları arkamdan iş çeviriyormuş. | Open Subtitles | بأن تكون لطيفة وجيدة أمامي وفي تلك الأثناء كان محاميها يتصرف بدون علمي |
| Peki ya Pamuk Prenses,Avukatı ile yatıyorsa Jed? | Open Subtitles | ماذا يحدث إذا سنو وايت والتسكع حتى مع محاميها جد، هاه؟ |
| Avukatı infazın ertelenmesi için başvurmuştu, oturup bekliyordu ve zaman geçiyordu, validen telefon bekliyordu. | Open Subtitles | الأمر، أن محاميها قام بطلب تأجيل التنفيذ، فأخذت تنتظر. أخذ الوقت يمضي. |
| Yılan kılıklı Avukatı yüzünden eski karıma üç yüz bin dolar borçluyum. | Open Subtitles | ادين لزوجتي السابقة ب3000000 دولار وهذا بسبب محاميها الافعى |
| Yılan kılıklı Avukatı yüzünden eski karıma üç yüz bin dolar borçluyum. | Open Subtitles | ادين لزوجتي السابقة ب3000000 دولار وهذا بسبب محاميها الافعى |
| avukatıyla görüşmeye gidiyorum, cenazeyi benim organize etmemi istemiş. | Open Subtitles | أنا ذاهب إلى محاميها لقد وضعتني مكلفاً بجنازتها |
| Bir bakalım, avukatıyla bir toplantısı var... | Open Subtitles | حسناً، دعينا نرى، أعرف بأن لديها إجتماع مع محاميها |
| avukatıyla yatıyor mu merak ediyorum. Bence yatıyor. | Open Subtitles | أتساءل ما إذا كانت تنام مع محاميها أراهن أنّها تفعل |
| avukatını da getiriyor. | Open Subtitles | أنها لا تتصل بي إلا وقت الحاجة و ستحضر محاميها معها |
| Biri sorarsa avukatını görmeye geldiğini söyleyecek. | Open Subtitles | ولو سالها أحد ستقول بأنها قادمة لرؤية محاميها |
| Faturalarını ödemek sizin işiniz değil avukatının işi. | Open Subtitles | ليست مسؤوليتك أن تدفع ثمن فواتيرها إنّه محاميها |
| avukatının savunmasını neye dayandıracağını tahmin edin. | Open Subtitles | إهتمّْ بحَزْر الذي محاميها عَمَل على للدفاعِ؟ |
| Afedersiniz. Onun avukatıyım. | Open Subtitles | معذرةً أنا محاميها |
| avukatına de ki;... | Open Subtitles | أريدك أن تخبر محاميها .. حسناً |
| avukatları fokun değerinin 250 bin dolar olduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | محاميها يدّعون ان تلك الفقمة تساوي 250 ألف دولار |
| Az önce avukatla konuştum. | Open Subtitles | وحصلت انا فقط على الهاتف مع محاميها |
| Avukatından başka kimseyle görüşemeyecek kadar zayıf. | Open Subtitles | ليست قويّة بما يكفي لتلتقي بشخص غير محاميها |
| Dediğin gibi, büyük şirketlerin avukatlarından bir şeyler saklamaları çok normal. | Open Subtitles | كما قلت ليس بالعادة لأن تخفي الشركات الكبيرة شيءً عن محاميها |