| Sizden önce milyonlarca insan aynı şeyi yapmaya çalışırken dibe battı. | Open Subtitles | دزينة من الأشخاص قد فشلوا قبلكما، محاولين فعل بالضبط نفس الشيء |
| Birisine bir şeyin nasıl yapılacağını göstermeye çalışırken görsel dikkatini yönlendirdiğimizi gördük. | TED | رأينا أننا عندما نتواصل مع بعض, محاولين أن نري الآخر كيف ينفذ شيئاً ما, فأننا نحول انتباههم إلى ذلك الشيء. |
| 105. otoyolu çıplak geçmeye çalışan üç kişi ortalığı karıştırdı. | Open Subtitles | حيثُ سبّب ثلاثة متسكعون فوضى محاولين عبور الطريق السريع 105 |
| Bu hastaneden giden bazı doktorlar saatlerdir bir adamı çıkarmaya çalışıyorlar. Saatlerdir. | Open Subtitles | لقد قضى بعض الاطباء من المشفى ساعات في الموقع محاولين إخراج رجل |
| Oradan oraya daha hızlı koşturuyoruz, bir yere gitmeye çalışıyoruz. | TED | نركض جولة بعد جولة، وبسرعة وأسرع، محاولين الوصول لمكانٍ ما |
| Masanın etrafına oturduk ve o acınası durumu unutmaya çalıştık. | Open Subtitles | ثم جلسنا جميعاً حول المائدة محاولين نسيان موقفنا البائس |
| Sizi bulmaya çalışırken Avrupa'nın yarısını dolaştık. | Open Subtitles | قطعنا نصف الطريق حول اوربا محاولين فقط ايجادك |
| Köpekten kurtulmaya çalışırken kendimizi yolun dışında bulduk. | Open Subtitles | ركضنا بأنفسنا بجانب الطريق محاولين تجنب كلب ضال |
| Deepak, şu anda 4 teröristin kaçmaya çalışırken öldürüldüğü Juhu Havacılık Üssü'ndeyim. | Open Subtitles | أنا الأن في قاعدة طيران جهو بالجنوب حيث قتل الأربعة الأرهابيين محاولين الهرب |
| Çünkü böyle bir mekanizma, "büyük patlama"yı anlamaya çalışan kozmologlar tarafından keşfedildi bile. | TED | لأن مثل هذه الالية قد تم ايجادها بواسطة العلماء الكونيين محاولين فهم الانفجار الكبير |
| Değerli numuneleri kaybetmediğimize emin olmaya çalışan bizler buradayız. | TED | هؤلاء نحن محاولين التأكد من عدم فقدان عينات ثمينة. |
| Hissetmesi gerekeni hissetmeye çalışan yol arayanlar için. | Open Subtitles | محاولين الشعور بما يفترض لهم لكي يتواصلوا بطرق منطقية |
| Bu yüzden de sürekli deneme hâlindeler, o yola ulaşmaya çalışıyorlar. | TED | ولذلك فهم يجربون باستمرار محاولين إيجاد وسيلة لتحقيق ذلك. |
| Güneyden gelip kaçışımızı engellemeye çalışıyorlar. | Open Subtitles | لقد جاؤوا إلى الشرق قادمين من الجنوب محاولين قطع طريق هروبنا |
| Sıfır noktasında. Delerek bulmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | النقطة صفر نحن نحفر محاولين العثور عليها |
| Saklanıp, üzerimizdeki ATF kokusunu atmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | وأعلم أننا نخفض رؤوسنا محاولين إبعاد رائحة العملاءا لخاصين المزعجة |
| Vuruş noktasıyla aramızda mesafe oluşturmaya çalıştık. | Open Subtitles | محاولين زيادة المسافة بيننا وبين نقطة الأنفجار |
| Tüm bu saçmalıkları onarmak için uzun süre çalıştık. | Open Subtitles | نحن نعمل محاولين اصلاح بعض المشاكل التي حللناها مؤخرا |
| Merak etme. Ya yakalarız ya da denerken üstünden geçeriz. | Open Subtitles | لا تقلق ، سنقبض عليه أو ندهسه بالسيارة محاولين القبض عليه |
| Üç yıl önce, hipnoz ilacı verip Princeton'lı öğrenciyi... gömdüğü yeri öğrenmeye çalıştılar. | Open Subtitles | محاولين أن يعرفوا منه أين دفن طالب من برينستون |
| Her şeyi bir yana bıraktık, gece gündüz demeden gözlem direktörlerine göndermek için teklif edilen en iyi sözcükleri tasarlamaya çalışıyorduk. | TED | لقد تخلينا عن كل شيء، وعملنا على مدار الساعة، محاولين صياغة مقترحاتنا بإتقان لإرسالها لمديري المرصد الفلكي. |
| Bütün akşam onları yakalamaya çalışacaklar. | Open Subtitles | سوف يستمرون طوال الليل محاولين امساك ارانبهم |
| Şu an istihbaratı gözden geçiriyorlar, patansiyel hedefleri ve zaman çerçevelerini tesbit etmeye uğraşıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يفحصون البيانات الان محاولين تحديد الأهداف المحتملة وتوقيتها |
| Şövalyeler, birbirlerinin köylüsünü öldürmeye çalışarak, karşılıklı olarak durmadan savaştılar. | TED | الفرسان شنو حروبًا متواصلة على بعضهم البعض محاولين قتل اكبر قدر ممكن من فلاحي الطرف الأخر |