| Hepinizin anlattığı binlerce acıklı hikaye dinledim. | Open Subtitles | لقد استمعت لكم كلكم وأنتم تروون قصص محزنة |
| Her hangi bir şarkıyı alıp, hüzünlü bir hale dönüştürebilir. | Open Subtitles | يمكنه أن يأخذ أيّة أغنية و يجعلها محزنة. |
| Bu geç saatte geldiğine göre, Kötü haberle dolu olmalısın. | Open Subtitles | في هذا الوقت المتأخر لا بد أنك تحمل أنباءاً محزنة. |
| Buranın acı bir gerçeği, doktor. Yerde yatmak ranzadan daha rahattır. | Open Subtitles | حقيقة محزنة في الحياة أن الأرض أفضل من الأدوار العالية |
| Pek benlik değil. Üzücüden ziyade bunaltıcı bir durum. | Open Subtitles | هذه ليست مناسبة لى ، هذه كئيبة اكثر من انها محزنة |
| - Üzücü bir fikirmiş. | Open Subtitles | حسناً، هذه فكرة محزنة. |
| Bu da bize Çok üzücü bir gerçeği açıklar: Referans değerler yükselebilir ama nadiren düşerler. | TED | ولعل هذا يفسر حقيقة محزنة جداً: نقاطتك المحددة يمكنها أن ترتفع، ولكن نادراً ما تنقس. |
| - Ailemin beni sevmeme nedeni buydu." - Hepimizin acıklı hikayeleri var. | Open Subtitles | لهذا لم تكن لى عائلتى المودة - نحمل جميعنا قصصا محزنة - |
| Bu acıklı bir durum. | Open Subtitles | نعم , إنها حالة محزنة تحدث في العالم |
| Çok acıklı bir hikaye bay Howards. Gönlüm sizden ve ortağınızdan yana. | Open Subtitles | إنها قصة محزنة جدا يا سيد هارولد |
| Tüm bu oyuncuların hikayeleri hüzünlü bitiyor. | Open Subtitles | كل قصص هولاء الممثلين لها نهايات محزنة |
| Gerçekten hüzünlü gözüküyor. | Open Subtitles | إنها فعلاً تبدو محزنة قليلاً |
| Çok hüzünlü. | Open Subtitles | أنها محزنة للغاية |
| Ve bu gerçekten Kötü haber, çünkü plastik tepkimeye giren bir malzemedir. | TED | و تلك أخبار محزنة لأن البلاستيك مادة غير خاملة |
| Oğlunuz hakkında Kötü haberlerim var. | Open Subtitles | أخشى أنني أحمل معي أخباراً محزنة جداً بشأن إبنكِ |
| Arada bir acılarla yüzleşmek Kötü değildir, Ted. | Open Subtitles | ليس من السيء أن تتحدث عن أشياء محزنة في بعض الأحيان ، تيد |
| Burada hayatın acı gerçeği, doktor. Yer, ranzadan daha rahattır. | Open Subtitles | حقيقة محزنة فى الحياة هنا ان الأرضية أكثر راحة من الأسرّة. |
| Size böyle acı bir haber getirdiğim için üzgünüm Bayan Matty. | Open Subtitles | آسف ,آنسة ماتي أن أبلغك أخبار محزنة كهذه |
| Maalesef Kötü bir haberim var. Bugün büyük bir hisse kaybı yaşadık. Ve bu durum kazanç tablonuza doğrudan yansıdı. | Open Subtitles | للأسف لديّ أنباء محزنة بخصوص خسارة اليوم الهائلة وتأثيرها العظيم على حقيبتك |
| - Üzücü ama doğru. | Open Subtitles | محزنة لكنها الحقيقة. |
| Arkadaşın için böyle bir şey yapman çok tatlı. Çok üzücü bir hikayeymiş. | Open Subtitles | من اللطف أن تقوم بهذا لصديقك إنها قصة محزنة |
| Çok hazin bir son. Biri feda ediliyor. | Open Subtitles | نهاية محزنة للغاية، مصحوبة بالتضحية |