| Kabul edildi. Bay Thomas, böyle şeylere mahkememde izin vermediğimi bilirsiniz. | Open Subtitles | مقبول، سيد توماس أنت تعلم باني لا أسمح بذلك داخل محكمتي |
| Biraz önce mahkememde ayağa kalkıp sevişiyoruz diyen siz değil miydiniz? | Open Subtitles | ألم تقفي للتّوِ في محكمتي و قلت أنكما تمارسانِ الزنى ؟ |
| Hep adil davrandığıma dair kendimle gurur duydum, ama benim mahkememde, adalet gerçekten kördü. | Open Subtitles | ترى، أنا لطالما افتخرتُ بنفسي بأني عادلَه بأنه في محكمتي كانَت العدالَة حقاً عمياء |
| Bir daha mahkeme salonuma geldiğinizde, bir avukat gibi giyineceksiniz. | Open Subtitles | عندما تأتي إلى قاعة محكمتي ثانيةً يجب أن تبدو كمحامي |
| Avukat Bruner, mahkeme 9:30'da başlıyor. | Open Subtitles | أيتها المحامية برونر، محكمتي تبدأ الساعة التاسعة والنصف |
| Burası benim mahkemem, şimdi gidebilirsiniz. | Open Subtitles | هذهِ محكمتي, تستطيع الذهاب الآن |
| Kederli bir anne tanıklık ederse Küçük Chino'nun benim kesim adliyeme gelmesi imkansız gibi. | Open Subtitles | "بوجود أمّ محزونة كشاهدة، فإنّ (تشينو الصغير) لن يبلغ محكمتي القاطعة قطّ" |
| Bayım, benin mahkememe geldiğinizde, hukuk ilmini iyi bilmeniz gerekir. | Open Subtitles | سيدي، عندما تأتي إلى قاعة محكمتي يجب أن تعرف رسالة القانون |
| Sunita , benim mahkememden dışarı atılacak olduğunu sana söyledi mi? | Open Subtitles | هل اخبرتك سنيتا ايظا انك ستطردين من محكمتي ؟ |
| mahkememde rezalete göz yummam. | Open Subtitles | لن أسمح بالسخرية داخل قاعة محكمتي إلتف أيها المحامي قف الآن على قدم واحدة |
| İlk olarak, bir daha mahkememde öyle bir saçmalık yaparsanız hissizleşmiş mahkumlara sizi Barbie bebek niyetine kullandırırım. | Open Subtitles | أولاً لا يمكنك تعذيب الاشخاً كالحثالة في محكمتي.. أستطيع أن أحاسبك على ذلك أيها الدمية.. |
| mahkememde birinin daha cep telefonu çalarsa mahkemeye saygısızlıktan tutuklatırım. | Open Subtitles | الشخص التالي الذي سوف يرن هاتفه الخلوي في محكمتي سوف يعاقب |
| mahkememde erkek avukatların kravat takmasını ve bayan avukatların etek giymesini şart koşarım. | Open Subtitles | في قاعة محكمتي أطلب من المحامين الذكور لبس ربطات عنق, وأطلب من النساء لبس تنانير |
| Beyler siz ikiniz daha önce benim mahkememde bulunduğunuz için, | Open Subtitles | أيها السادة، كلاكما عملتما في قاعة محكمتي من قبل، |
| Polisi pek sevmediğim ve mahkememde kovboyvari tavırları hoş görmediğim sır değil. | Open Subtitles | ليس سراً لما لا أعامل الشرطة برفق ولا أتهاون في سلوكهم البربري داخل محكمتي |
| Pekâlâ, kimsenin mahkeme salonumda vurmasını istemiyorum. | Open Subtitles | حسناً ، في حقيقة الأمر ، أنا لا أريد أن يقوم أي شخص بالطرق في محكمتي |
| O korkak yılan oynatıcı mahkeme salonuma gelemezdi çünkü ona karşılık verebileceğimi biliyordu. | Open Subtitles | أو عن ساحر الدجاج ذلك الجبان الذي لن يأتي لدار محكمتي لأنه يعرف أنني قد أقشر زوجاَ منه |
| mahkeme salonumda o şekilde konuşmaktan kaçınmanızı rica edeceğim. | Open Subtitles | سأطلب منك الترفع عن استخدام هذه العبارات في محكمتي |
| Son zamanlarda mahkeme salonumda göremediğim bir şey. | Open Subtitles | شيئاً ما غير متاح داخل محكمتي في الآونة الأخيرة. |
| Ben yargıç Marcus Haddoes. Burası benim mahkemem. | Open Subtitles | أنا القاضي (ماركوس هادوس) هذه محكمتي |
| Kederli bir anne tanıklık ederse Küçük Chino'nun benim kesim adliyeme gelmesi imkansız gibi. | Open Subtitles | "بوجود أمّ محزونة كشاهدة، فإنّ (تشينو الصغير) لن يبلغ محكمتي القاطعة قطّ" |
| mahkememe geldiğinizde bunu iyi biliyor olacağınızı umuyorum. | Open Subtitles | أتوقع أنك ستلتزم بهذه المعلومات عندما تأتي إلى قاعة محكمتي |
| mahkememden çıkın! | Open Subtitles | أخرجوا من محكمتي |
| Benim mahkememe gelirken böyle giyinerek yalnız bana değil, mahkemeye de hakaret ediyorsunuz. | Open Subtitles | ،عندما تأتي إلى محكمتي بهذا المظهر فأنت لا تهينني فحسب بل تهين أيضاً كرامة هذه المحكمة |
| Sanıklardan biri hasta ve benim salonumda adil muamele görecek, anlaşıldı mı? | Open Subtitles | مدعي عليه مرضا وسوف يلقي الرعاية الحسنه بقاعة محكمتي ,هل هذا مفهوم ؟ |
| Tedward, kelepçele ve dışarı çıkart benim salonumdan | Open Subtitles | تدوارد, ضع الأصفاد عليها وأخرجها من محكمتي. |